29 Ekim 2007 Pazartesi

Malatya'da Cumhuriyet Bayramı


Malatya'da Cumhuriyet Yürüyüşü


Malatya'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Cumhuriyet Yürüyüşü düzenlendi.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın 84. yıldönümü nedeniyle Malatya merkez Fuzuli Caddesi ve Kanalboyu'ndan Atatürk Anıtı'na yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe, Vali Halil İbrahim Daşöz, AK Parti Malatya milletvekili İhsan Koca, CHP Malatya milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Cengiz, Başsavcı Ali Ceyhun Ceylan, Müftü Bekir Gerek, Baro Başkanı Mehmet Görgeç, esnaf odalarının temsilcileri, bazı siyasi parti başkanları, kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları, öğretmen, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

Yürüyüşe katılan vatandaşlar, ellerindeki Türk bayraklarıyla terör örgütü PKK aleyhine sloganlar attı, Cumhuriyet ve 10. Yıl Marşları okundu.

http://www.haberler.com/malatya-da-cumhuriyet-yuruyusu-haberi/

17 Ekim 2007 Çarşamba

Malatya'lı Sanatçı:Selahattin Alpay

Malatya sitesinde Malatya'lı sanatçı, kirvemiz Selahattin Alpay'ı ağırlıyoruz bugün...Onun güzel türküleriyle Malatya'ya yolculuk yapmaya ne dersiniz?

16 Ekim 2007 Salı

Nostalji Malatya (1940'lı yıllar)



1934 senesinde Malatya Lisesi talebeleri, Henüz yeni yapılmış ve ağaçlandırılmamış İsmet Paşa (Hürriyet) Parkındalar.Öğrencilerin arkasında eski çardak görülüyor. MTB




1940'LI YILLARDA MALATYA'DA BİR 19 MAYIS TÖRENİ


www.eskimalatya.com

TECDE SÖZLÜĞÜ


TECDE'YE HAS SÖZLER


TECDE'CE SÖZLÜK
-AMİ : Amca
-AYAKÇAK : Merdiven
-ASBAB : Elbise
-ATLANGAÇ : Çaylarda üzerine basılarak atlanan taşlar
-ARASTAK : Ahşap tavan
-AHBIN : Hayvan gübresi
-AYAKYOLU : Tuvalet, WC.
-ARAKIYA : Ahşap lento
-AVHALAMA : Hırpalama

-BEL : Toprağı çapalama aleti
-BAYAK : Demin, az önce
-BUYMA : Soğuktan donacak hale gelme
-BAMB : Çürümüş
-BADAFAN : Suyun bolca aktığı yer
-BAD : Merdiven basamağı
-BAŞAKLAMA : Sahibi tarafından bozulan bağ ve bahçelerden başkalarının meyve toplaması
-BAZLAMA : Kalın ve yağlı ekmek
-BOĞAZSIZ : iştahsız
-BECİT Mİ? : Şart mı?
-BELLİK : Kambur
-BENNE : Duvarcı
-BILDIR : Geçen yıl
-BINGILDAK : Bebeğin yumuşak kafa yapısı,üst kısmı.
-BİBİ : Hala
-BİLBİL : En küçük tahıl ölçüsü
-BUMBAR : İşkembe
-BURGAÇ : Meyve toplamada kullanılan ucu çatallı deynek
-BOCU : Köpek yavrusu
-BOĞUNBAĞI : Atkı, kaşkol


-ÇAĞA : Çocuk
-ÇAĞALA : Olmamış meyve
-CANSIZ AT : Bisiklet
-ÇERCİ : Seyyar Satıcı
-CICIK : Güzel
-CILK : Bozulmuş
-CINGIL : Üzüm salkımının küçük bir parçası
-ÇİMMEK : Yıkanmak
-CÜCÜK : Kuş yavrusu
-ÇATMA : Merdiven
-ÇEMİRLEME : Yolları sıvama
-ÇÖÇE : Her işe karışma
-ÇAĞA : Bebek
-ÇAPIT : Temizlikte kullanılan eskimiş bez
-ÇEVRE : Büyük mendil
-ÇERÇİ : Hayvanın sırtındaki meyve karşılığında alışveriş yapan
-ÇORTUN : Damlardaki tahta oluk
-ÇUL : Kilim
-ÇEMÇE : Kepçe
-ÇİR : Kuru Kayısı

-DEHRE : Ağaç kesilen küçük alet
-DOMBELEK AŞMAK : Yuvarlanmak;takla
-DÖNBEK : Darbuka
-DÖŞ : Gögüs
-DİZLEME: Dize kadar çekilen yün çorap
-DEVELEME : Topaç
-DÜGE : Doğurmamaş inek
-DÜKKAN : Bakkal
-DÜNGE : Dönenç
-DÜŞÜ : Akarsudaki küçük şelale
-DON : Çamaşır, kilot
-DOLAK : Başörtüsü
-DIMDIZLAK : Çıplak
-DIGIRTI : Ses
-DİRGEN : Yaba
-DİKDİKİŞ : Horoz dövüştürmek için söylenir.


-ELEKÇİ : Çingene
-EVCİMAN :Evine düşkün ev işini iyi bilen
-EĞMENÇE : Dalçeken
-ENİK : Köpek yavrusu
-ELLİK : Eldiven
-EKŞİ : Salça
-ESSAH MI? : Doğru mu?
-EGİŞ : Küçük kürek,faraş

-FARIMA : Çağı geçme
-FIRTIK : Sümük
-FIŞKI : At, eşek dıçkısı
-FİLKETE : Çengelli iğne


-GADAN ALAM! : Kazan -belan bana gelsin
-GAREZ : Kin
-GATIĞ : Ayran
_GELİN BACI : Mahalledeki yeni geline denir.
-GEVER : Sulama suyunun akıtıldığı yer
-GEVENDE : Geveze
-GIDILİK : Ufak, tefek
-GIDİK : Keçi yavrusu
-GILLA : Tahtadan yapılmış çekmece
-GINCİK : Saç
-GOCİK : Parke,Kaban
-GÖLLEÇ : Çayda, önüne taştan set yapılarak toplanan su
-GÖBELEK : Mantar
-GÖGERMİŞ : Büyümüş
-GÖNCÜK : Küçük cep, ceketin içteki cebi
-GÖĞÜŞ : Kertenkele
-GUŞGANA : Tencere
-GÜGÜM : Su ısıtmaya yarayan kap
-GUZLACI : Gebe inek


-HALLİK : Ufak taş
-HARIK : Su yolu
-HIZNA : Kiler
-HE : Evet yerine Malatyalılar HE derler.."Erkan YOLAÇ'ın evet-hayır yarışmasını geçen tek kişi Malatyalı imiş..HE-YOĞ diyerek.."
-HEMİ : Öylemi?
-HEZEN : Kerpiçten yapılan evlerde üzerine direk uçları konulan kalın ve uzun ağaç
-HİM : Ev temeli
-HELİNGAÇ : Salıncak
-HINDTİRİK/HIRNİK : Sümük
-HIRTLEK : Boğaz
-HILA : Yer Halısı
-HARAL : Büyük çuval
-HEDİK : Pişmiş buğday
-HÜSMEK : Susmak


-İBİCEK : Kura çekme
-İSOT : Biber
-İSKARPİN : Ayakkabı
-İŞLİK : Gömlek


-KANCIK : Dişi
-KAYIŞ : Pantolon kemeri
-KÖYNEK : İnce bezden yapılmış entari
-KEŞEN ALMA :iltihaplanma
-KAKIRDAK : Eritilen kuyruğun geriye kalan kısmı
-KEF: Eritilen tereyağının geriye kalan kısmı
-KEPKEPİ : Küçük çivi
-KEVGİR : Szügeç
-KOPÇA : Düğme
-KULLUK : Karakol
-KINDIZ : Alına dökülen saç(Kadınlarda, kızlarda)
-KITMIR: Gece
-KESE : Bezden yapılmış para çantası
-KELİK : Bebek ayakkabısı
-KÖŞKER : Ayakkabı tamircisi
-KEŞKERE : Sedye gibi iki kişi tarafından kullanılan bir nevi tekerleksiz el arabası
-KOLLUK : Kolçak
-KÖTEK : Sopa
-KODAFA : Sorgundan yapılmış sepet
-KOPLE : Bırak
-KORTİK: Çukur
-KÖPÜÇ : Tokaç
-KÖRLAK : Terkedilmiş üzümbağı
-KÜNK : Beton boru
-KÖCEK : Asma kilit
-KIRAT : Yaklaşık 16 kg ağırlığında tahtadan yapılmış ölçü aracı,yağ tenekesinden..
-KIRAN GİRMEK : Toplu Ölüm




-LOĞ TAŞI : Suyun aşağıya sızmasını önlemek için toprak damlarda kullanılan uzunca, yuvarlak taş
-LENGERLİ ŞAPKA : Fotör
-LAZOT : Mısır


-MAHNAYA BAKMAK : Bahaneye bakmak
-MIHLAMA : Domates,biber, soğan ve yumurta ile yapılan yemek
-MIĞIRCIK : Çok sayıda
-MİTİL : Eskimiş kilim, minder ve yatak
-MİNTAN : Işık-gömlek
-MİŞMİŞ : Kayısı
-MALAMAT : Rezil olmak
-MALAMEYİT : Ölmüş gibi
-MAKAT : Tahta koltuk


-ÖRTÜ : Yatak
-ÖRSELEME : Hırpalama, yuvarlama
-ÖLLÜK : Eskiden ısıtılıp çoçukların içine konulduğu elenmiş kızıl toprak
-ÖKÜNMEK : Aynısını tekrar etmek


-PATİK : İslimlenmiş kayısı / El örgülü çorap türü
-PAPIÇ : Ayakkabı
-PİN : Kümes
-PİPİRİM : Semiz otu
-PIRTTİK : Birazcık
-PİSİK : Kedi
-PESTAHLEME : Ağırlama
-PERDAHLAMA : Sıvama
-PİSİK : Kedi
-POTUK : Deve yavrusu
-PART : Karın
-PUR : Sarp, kayalık arazi
-PALAVAR : Kerpiç evlerde kullanılan ahşap lento
-PÜRÇEKLİ : Havuç


-SINDI :Makas
-SALACA : Ölü tahtası
-SİYEÇ : Bahçe sınırı
-SİNİ : Geniş ve yayvan tepsi
-SEKLEM : Sırtta taşınan yük
-SEYİP : Yularsız, başıboş bırakılan hayvan
-SEPLEME : Koyverme, bırakma
-SINDIKÇA : Küçük sandık
-SEĞİRTME : Koşma
-SIYIRGA : Kar kürüyen kürek
-SİTİL : Bakraç,kova
-SİLEPÇE : Çocukların abdest bozduğu kap
-ŞELEK : Çalı, çırpıdan oluşan yük, armut ve elmanın yedikten sonra kalan kısmı
-ŞORİK : Ağızdan akan su
-SOYĞA : Uğursuz
-ŞİRE : Şerbetli,şekerli sıvı


-TABAKA : Tütün konulan madeni kap
-TEŞT : Banyo yapılan büyük leğen
-TEYEK : Üzüm yaprağı
-TEZEYAĞ : Tereyağı
-TOTABA : Hizmetçi kız veya kadın
-TUMAN : Kilot
-TOGLU : Erkek kuzu
-TOSBAĞA : Kaplumbağa
-TELKER : Bilezik
-TELİS : Naylon ya da ketenden yaplmış çuval
-TEHNE : Bulaşık bezi
-TOKTOKU : Ağaçkakan
-TÖRPÜSÜZ : Görgüsüzce davranan


-UYUNTU : Zayıf, takatsız
-ÜVEZ : Sinek
-UTMAK : Yenmek


-YEVMİYE : Gün
-YÜĞÜRTME : Koşma
-YÜĞÜRÜK : Hızla dönen
-YELPEMELİ : Eronşitli, nefes darlığı çeken
-YETMETİ : Küçük minder
-YUĞA : Hafif
-YÜKLÜK : Yatak yeri
-YAĞLIK : Mendil
-YORAK : Ayakkabı yaması(meşin)
-YÖREP : Meyilli
-YEĞNİLİK : Hafiflik
-YAĞIR : Hayvanların sırtındaki yara


-ZAĞAL :Açıkgöz, tecrübeli
-ZARHA : Bulgur
-ZIBIN : Kadın entarisi
-ZİBİL : Hayvanların kuru ve küçük pisliği
-ZOKU : İçerisinde buğday dövülen taş


TECDE VE CİVARINA HAS DEYİŞLER

- Ağzının yatımı nasıl?

- Analar çapıta sarmamış

- Attığı tırmak etmez

- Avrat ağızlı

- Ayağına yer etmek

- Ay bacayı dolandı

- Ayran ağızlı

- Ağzı açık ayran delisi

- Anasına bak kızını al, culfasına bak bezini al

- Al borca, doldur hurca

- Bok itin helvası,yemeden rahat edemez. (ŞEVKİ YİĞİT'den duydum)

- Bir kantar yağı erimek

- Cin cücüğü

- Çamura bastı çalıya astı

- Dadandığı yere darı ekmek

- Evini yıktı, yüzünü ağarttı

- Eli yüzü bellisiz

- Eli yeşil ola

-İki evin bir danası

-Kan alacak damarı yok

-Otu çek köküne bak

-Vayın çoyun yapmak


TECDE YÖRESİNE HAS DUYABİLECEĞİNİZ BEDDUALAR

-Yetişip yetmeyesiceli


-Aspi dökesice


-Ardı gelesice


-Canı sağolasıca


-Evi yapılasıca


-Vurucu vurasıca


-Kepeğin kesile


-Kuluncuna yangı düşe


-Gidişin olada gelişin olmaya

-Kınan tasda kala.


-Yüzüne it yapışa


-Çatlayasıca da patlayasıca


-Yüzü ardına gelesice


-Gululiye(Kolereya) gidesice


-Başına çay taşı düşe


-Kırılasıcalar


-Yüzüstü sürülesice


-Gözün oynaya


-Gözüne patlama düsesice


-Sürüm sürüm sürünesin


-Zıkkımın kökünü ye


-Akşamdan yatada sabaha kalkmaya


-Boyu devrilesice


-Yanın yere gele


-İki ışığın söne


-Alemin zibili ağzına koyulasıca


-Kafan kaşıklık ola


-Sesin karayerin altından gele


-Sırtın güneye gele


-Türemiyesin


-Toprağına gidesin


-Salancan gide


-Saplıcan tutasıca


-Yeğin sırtı yere gelesice


-Alnının çatından vurulasıca


-Afata gidesice


-Porsuyasıca


-Eti tahtaya dökülesice


-Baba çıkasıca ------->(annemin bana bedduasıdır)


-Porum porum porsuyasıca


-Bitmeyesice


-Dönemeyesice

15 Ekim 2007 Pazartesi

Bunları Yapmadan Malatya'dan Dönmeyin!



Yapmadan Dönme

Eski Malatya, Aslantepe ve Arkeoloji Müzesini gezmeden,

Sultansuyu ve Nemrut Dağını görmeden, Gündüzbey Pınarbaşı'nda çiğköfte yemeden,

Merkezde iyi bir lokantada kağıt kebabı yemeden , kahvaltıda samutun tadına bakmadan,

Dalbastı kirazının tadına bakmadan, Yeşilyurt'a uğramadan, Beydağları'nın


fotoğraflarını çekmeden, Analı-kızlı içli köfte ve tereyağlı kayısı tatlısı ya da balık köfte yemeden,

Kayısı ve yan ürünlerinin satıldığı Şire Pazarında alış-veriş yapmadan...

DÖNMEYİN...

Malatya Yemekleri

Malatya Mutfağı



Malatya, mutfak kültürüyle de iddialı bir şehirdir. Malatya mutfağında yöresel ev ekonomisi ön plana çıkar. Yaygın meyvacılık, kurutulmuş gıda, pestil, şıra, pekmez ve turşuyu önemli kılar. Bu malzemeler yaz ve güz dönemlerinde kışa hazırlanır. Yörenin tarım deseni sonucu un, bulgur, süt ürünleri ve et ana yemek malzemesi olarak kullanılır.



Tahılların değerlendirilmesinde çorbalık ve köftelik olarak hazırlanan bulgur ön plana çıkar. Unlu mamüller içerisinde ise, tandır ekmeği, dürüm, katmer ve kömbe önem taşır.



Malatya Mutfağında köftenin özel bir yeri vardır. Dolma ‘türüne göre ıspanak, patates veya etle yapılmış), içli köfte, sıkma köfte, eşkili köfte bunlardan bazılarıdır.




Yöre mutfağının baş yemeklerinden biri kağıt kebabıdır. Taraklık ve etevi denilen yağlı kuzu etinin özel bir kağıt içinde buğulanarak fırında pişirilmesiyle yapılır.



Kurutulmuş gıda kullanımı yörede yaygındır. Malatya kayısısının (mişmiş) kurutulması zaten bir sanayi halini almıştır. Ayrıca hoşaflık (gün kurusu) kayısı kurusu, elma, dut, armut, üzüm kuruları da ünlüdür.



Malatya’da yapılan yiyeceklerde kullanılan ana madde bulgurdur. Ancak değişik şekillerde hazırlanması, büyük ve küçüklüklerine göre gruplandırılarak kullanılması değişik isimler altında toplanmasına neden olmuştur. Baş bulgur, orta bulgur, yarma, sümüt gibi.

Bulgur: Buğday suyla büyük kazanlarda kaynatılıp bezlerin üzerinde güneşe yayılarak kurutulur, kurutma esnasında bozulmanın (ekşimenin) olmaması için zaman zaman karıştırılmasına, yağmur gibi olaylarla ıslanmamasına itina edilerek kurutma yapılır. Kurutulan buğday elenerek ayıklanır, değirmende belli kıvamda öğütülür. Elenmek suretiyle büyüklüğüne göre gruplandırılır. Baş bulgur, orta bulgur, çiğ köftelik ve sümüt olmak üzere. Sümüte halk arasında simit de denir. Çiğ köfte için; çiğ köftelik bulgur (orta bulgurun daha incesi) kullanılır.

Yarma: Etsiz köftelerin ve sarmaların yapımında kullanılır. Buğday yıkanır, kurutulur, ayıklanır. Değirmende belli bir kıvamda öğütülür. Bulgura göre daha ince ve unlu bir görünümü vardır. Yarma elenerek irileri ayırt edilir. Ayırt edilen iri yarmaya irinli adı verilir. Çorba ve bazı dolmalarda kullanılır.

Dövme: Halk arasında genelime adı verilir. Buğday yıkanır, kurutulur, ayıklanır, değirmende biraz ezilmek suretiyle elde edilir. Genellikle çorbalarda, bazen da pilav yapımında kullanılır.

Erik ekşisi: Malatya'da çok kullanılır. Özellikle ekşili köfte ve yemeklerde yer alır. Erik olgunlaşmadan toplanır, yıkanır büyük kazanlarda su ile kaynatılır. Bez torbalarda süzülerek posa ve suyu ayırt edilir. Suyu büyük tepsilerde güneşte bekletilerek kıvamlaştırılır, pekmez görünümdedir.


Kef: Tereyağı eritilir, süzgeçten başka bir kaba geçirilir, dipte kalan tortulu kısma bir miktar un ilâve edilerek kavrulur, tuz atılır. Bu şekilde hazırlanan yiyeceğe kef denir. Lezzet vermek amacıyla özellikle çorbalarda kullanılır.

Tarhana: Malatya yöresinde hazırlanan tarhana, pek çok yörede hazırlanan un tarhanasından farklıdır. Dövmeyle hazırlanır. Dövme bol miktarda su ve tuzla iyice haşlanır. Fırından alınan ekmek hamuru maya olarak kullanılır. Ekmek hamuruna bir miktar un ve yoğurt karıştırılarak yoğrulur, mayalandırılır. Pişirilen dövme ılıklaşmaca, yoğurt, nane, maya ilâve edilerek iyice karıştırılır. Bez torbaya doldurulur, günde iki üç kez karıştırılarak suyunu iyice salması ve mayalanması sağlanır. (Bu işlem 45 gün sürer.) Parçalar halinde temiz örtülere yayılarak güneşte kurutulur. Kuruyan tarhana bez torbalarda kışlık erzak olarak muhafaza edilir.

Mercimek: Malatya'da mercimek, çorba ve köftelerin yapımında kullanılır. Bu mercimeğe çekilmemiş mercimek ya da kahverengi mercimek denir. Yeşil mercimeğin yarısı büyüklüğünde ve rengi kahverengidir.

Yarmaca: Siyah nohudun çekilmesi ile elde edilir. Görünümü nohudun ikiye bölünmüş ve biraz daha küçük halidir. Özellikle bulgur pilavı yapımında kullanılır.

Samut: Dere otunun tuzla salamura olarak hazırlanmış haline denir.

Kişniş: Kahverengi renkte güzel kokulu bir tohumdur. Kara kimyon adı da verilir. Teflon tavada kavrulduktan sonra havanda ezilir, toz haline getirilerek kullanılır. Ayrıca şekerleme sanayinde "kişniş şekerleri" yapımında kullanılır.

Maş: Kara nohut görünümünde biraz daha koyu renkli bir tohumdur.

Külah: Yaz mevsiminde dolmalık biber, patlıcan, salatalık oyularak bez üzerinde veya ipe dizilerek güneşte kurutularak hazırlanır. Bez torbalarda kışlık erzak olarak muhafaza edilir. Yöremiz köfteleriyle ünlü bir yöredir. Köfteler deyince akla hemen bulgur ya da yarma kökenli yemekler ve sarmalar gelir. Malatya'da ünlü olan bu köfteler çok çeşitlidir. Hemen hepsi, hazırlanan bu kitapta mevcuttur. Özellikle sarmaların yapımında kullanılan kiraz ayva fasulye yapraklan iplere dizilerek güneşte kurutulup kış için uygun yerlerde muhafaza edilmektedir.

"Taş çorbası" hikayesini çoğunuz duymuşsunuzdur. Akıllının biri ortalık yerde bir tencere su; içine bir kaç taş koyup kaynatmaya başlamış. Gelen giden merak etmiş; durmuş seyretmiş. Ne pişirdiğini soranlara "Taş çorbası; nefis olur!" demiş. İkide bir tadına bakıp, ağzını şapırdatan adam "Hımmm!" dedikçe etrafta birikenler merakla soruyormuş; "Nasıl?" diye. Akıllı adam "Çok leziz ama… galiba biraz soğan istiyor" diyerek başlamiş…. sonra "biraz tuz" sonra "biraz patates" ve her dediğinde de etraftan "Bende tuz var, getireyim!" "Bende patates…" cinsinden katılımlar sonucu taş çorbası son derece zengin bir çorba olmuş.



Et yemekleri arasında; Arapgir, tandır kebabı ayrıca tava ve kağıt kebabı çok ünlüdür. Bu yemekler evde hazırlanmaz. Özel fırınlarda pişirilir. Evde tava yapmak mümkündür. Ancak fırında yapılanlar aynı lezzeti vermez

Tava: Patlıcan, biber, domates, bol kuşbaşı etle karıştırılır, büyük bakır leğenlere konur, üzeri kağıtla kapatılarak fırında pişirilir.

Kağıt kebabı: Koyun veya dana etinden yapılır. Yağlı veya yağsız istek durumuna göre sıkı etin olduğu tüm bölümleri kullanılabilir. Hazırlanan parçalar halindeki bölümler kağıt içerisine kuyruk yağıyla yerleştirilerek sarılır. Yağlı kağıttaki etler bakır leğenlere yerleştirilir, fırında pişirilir. Sebzeli olarak hazırlanabilir. O zaman sebzeli kağıt adını alır. Mevsimine göre patates bezelyesi veya patlıcan, biber, domates doğranarak bakır leğene yerleştirilir üzerine yağlı kağıda sarılmış et konur. Leğen kağıtla kapatılarak fırında pişirilir.

Yemek Türleri

Çorbalar : Mercimek çorbası, kavurmalı erişte - bulgur çorbası, tarhana, kara çorba, pıtpıtı çorbası, gendime çorbası, kulak çorbası, döğme çorbası, pirinç çorbası, ayalı çorba, pirpirim çorbası, kelle - paça çorbası, ekşili çorba, keşli çorba, gurut çorbası, aşure çorbası, malhıta çorbası, ...

Köfteler : Analı kızlı, içli köfte, sumaklı ekşili çorba, sıkma köfte, ayva köftesi, polat köftesi, gıkırdaklı köfte, elmalı köfte, kurşungeçmez köftesi, gidirikli köfte, ciğer köftesi, haşhaşlı top köfte, kabaklı çimdik köfte, yumru köfte, yumurtalı sıkma köfte, yoğurtlu balkabağı köftesi, etli çiğ köfte, çiğleme, mercimekli çiğ köfte, keloğlan köftesi, yavandan patlıcanlı köfte, ...

Sarma ve Dolmalar : Dut yaprağı, kabak, pazı, ayva yaprağı, zeytinyağlı marul sarmaları, fasulye yaprağı sarması, pancar yaprağı sarması, soğan dolması, kabak çiçeği dolması, ....

Et ve Sebze Yemekleri : Et tiridi, kabuk aşı, buğulama, sac kavurması ve çeşitli sebze yemekleri...



Reçeller, Şuruplar, Turşular : Kayısı, Elma, ayva, kabak, çilek, erik, gül, vişne gibi türlerden reçel yapılır. Yine üzüm, kızılcık, vişne, erik ve gül gibi türlerden de şurup hazırlanır. Ayrıca; biber, salatalık, domates, acur, lahana gibi sebzelerden turşu yapılır. Tatlı olarak dut helvası, üzüm pestili, köpük pestili, üzüm sucuğu, pekmez, çir kavurması, peynir tatlısı, deli kız baklavası, kaymaklı kayısı tatlısı, Arapgir’in peynir helvası, halbur tatlısı, dolma tatlısı, sütlaç ve çiğdemli sütlaç sayılabilir.

Kaynak: Malatya Valiliği, Malatya Belediyesi

Malatya'nın düğün adetleri


Düğün Yemekleri İçecekleri ve Uygulamaları
Günümüzde salonda yapılan düğünler dışında, evlerde yapılan düğün törenlerinde “lahmacun” ve içecek olarak “ayran” verilmesi gelenektendir.

Şehir merkezinden köylere doğru gidildiğinde, düğünlerde “Yemek dökme” âdetinin korunduğunu görmek mümkündür. Evlenme ve sünnet düğünlerinde davetlilere yemek verilmesi âdetine Malatya köylerinde “Yemek dökme” adı verilir.

Yine düğünlerin ilk aşaması sayılan söz kesmede, köylerdeki söylenişiyle “He deme”, “Sakal öpme”, “El öpme” ya da “İkrar alma” yemek verilmekte, birçoğunda da ağız tatlılığı için şekerle birlikte kırmızı boyalı şeker şerbeti dağıtılmaktadır.

Bu âdetin uygulanışına Arguvan’ın İsa köyünde şu şekilde rastlanılmıştır: Oğlan tarafından kız evine nişana gelişte 15-20 kg. kadar mevlüt şekeri, ev halkına çeşitli hediyelerle bir çarşaf ve buna iliştirilmiş bir altın hediye olarak getirilir. Kızın annesine verilen bu hediyede yer alan altın, anne tarafından tekrar kızına armağan edilir. Bu hediyeye “Torba ağzı” denir.

Torba içinde çıkan şekere dua okunduktan sonra bir erkek beline önlük bağlayarak avuç avuç orada bulunan herkese dağıtır. Buna “Şirincelik” adı verilir.

Malatya köylerinde nişan töreninde görülen diğer bir uygulama da şöyledir: Eğer şeker dağıtılmamışsa, büyük bakır teştlere boyalı şeker ezilerek şerbet yapılır. Konuklara ikram edilir.

Köylerde nişan ve düğün yemeklerinin çeşitleri üç ana grup altında toplanır:

1- Tiritli yeket (Tirit)
2- Etli Bulgur Pilosu (Pilav)
3- Sebze Salatası (Cacık-Ayran-Hoşaf)

Bunlara ek olarak mevsimine göre karpuz, kavun, üzüm gibi meyvelerin de ikram edildiği görülmektedir.

Düğünlerde yemekler, masa üzerinde verildiği gibi, çoğunlukla yere sofra örtüleri serilip, üzerine tabaklar içinde yemekler dizilerek de ikram edilir.

Diğer bir uygulama ise gelinin eve getirildiğinin akşamı “bey övme” adıyla yapılan yemekli törendir. Damadın arkadaşları o gece “sağdıç”ın evinde masa donatırlar ve eğlenirler. Bu törende yenilen yemekler etli mezeler, cacık, salata, meyve olmalıdır.

Düğün aşı (kebabı) denilen bir tür yemek daha yapılarak konuklara ikram edilmektedir. Doğanşehir Polat’ta ise “Polat köftesi” adı verilen iri içli köfte verildiği de görülür.

Köylerdeki evlenme ve sünnet düğünlerinde çıkarılan yemek çeşitleri birbirinin aynısıdır. Yalnızca, sünnette çocuğu kucağında tutan ve bu sebeple de aile çevresinde birinci derecede akraba yerine geçen “kirve”nin düğün evine gelişinde ayağına koç kurban kesilir, kesilen koçun “döşü” piştikten sonra, aşçı tarafından bir tepsiye konularak kirveye getirilip, ikram edilir ve bahşiş alınır. Bir diğer pratik ise evlenme ve sünnet düğünlerinden bir hafta sonra, gelin veya çocuğu görmeye gidildiğinde bir sini tatlı götürülmesidir.

Hekimhan köylerinin birçoğunda, düğünün başlaması için “danışık yemeği” verilir. Yemek çeşitleri; bulgur pilavı, sebzeli yemekler ve yanında yoğurt veya ayrandır. Bu yemek sonunda düğünün “bayraktarı” seçilir ve düğün başlamış sayılır.

Düğünlerde yemek verilirken ekmek ihtiyacını karşılamak bakımından “ekmekçi” denilen ve düğündeki bu hizmeti yürüten grup ekmek pişirir. Pişirme esnasında kaynana, kayınbaba ve damada “düğün ekmeği” denen sıcak ekmek götürülerek para bahşişi alınır.

14 Ekim 2007 Pazar

MALATYA'NIN BAYAN KAYMAKAMLARI

Doğanyol ve Arguvan ilçelerine atanan bayan kaymakamların Ramazan Bayramı sonrasında göreve başlayacakları bildirildi.




18 Eylül 2007 tarihli kararname ile, Konya'nın Güneysınır İlçesi Kaymakamı Sibel Tursun Malatya'nın Doğanyol ilçesine, Çorum'un Mecitözü İlçesi Kaymakamı Aslı Ayanoğlu ise Arguvan ilçesi tayin edilmişti. İki ilçenin bayan kaymakamlarının Ramazan Bayramı sonrasında göreve başlayacakları öğrenildi.

MALATYA YARIŞ ATINDAN DA GELİR ELDE EDECEK


Malatya'da yetiştirilen 15 safkan Arap yarış tayı, 23 Ekimde İstanbul'da açık artırma suretiyle satılacak.


Malatya’nın Akçadağ ilçesinde bulunan Sultansuyu Tarım İşletmesi'nde yetiştirilen Arap yarış taylarının 23 Ekim 2007 tarihinde İstanbul Veliefendi Hipodromu'nda saat 11.30'da açık arttırma usulüyle satılacağı bildirildi.

Malatya'dan İstanbul'a götürülüp açık arttırma usulüyle satılacak yarış taylarından 2-3 milyon YTL gelir bekleniyor.

MALATYA'DA BİR RAMAZAN BAYRAMI




Ramazan Bayramı nedeniyle Malatya'da kurum ve kuruluşlarca bayramlaşma törenleri düzenlendi.

Ramazan Bayramı nedeniyle Malatya Valiliği tarafından Öğretmenevi'nde düzenlenen törene; Vali Halil İbrahim Daşöz, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, AK Parti Malatya milletvekilleri Mücahit Fındıklı, Öznur Çalık, Ömer Faruk Öz, CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Belediye Başkanı Cemal Akın, 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Alaeddin Örsal, Cumhuriyet Başsavcısı Ali Ceyhun Ceylan, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, kurum ve kuruluş müdürleri, sivil toplum kuruluşları


temsilcileri ile kalabalık bir topluluk katıldı.

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği, Malatya Aktif İşadamları Derneği, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından da bayramlaşma töreni düzenlendi.

Bu arada, Malatya'da bayram namazı nedeniyle şehir mezarlığındaki caminin içi ve çevresi tamamen doldu.

(BK-GS-Y) (İhlas Haber Ajansı) 12.10.2007

12 Ekim 2007 Cuma

Malatya'nın tarihi binaları


Melik Sunullah Camii
Eski Malatya’da (Battalgazi) de yer alan cami, yöre halkınca “Vaiz Ocağı-Vaiz Baba” adıyla anılmaktadır. 1394 yılında Abdullah Hüsnü oğlu Çerkez tarafından yaptırılan camiden günümüze ulaşan tek bölüm, tuğla minare olup, diğer bölümler yapılan tamiratlarla özgünlüğünü yitirmiştir.

Eski Malatya Şehir Suru (Kalesi)
Eski Malatya'da olup, geniş bir alanı kaplamaktadır. Yapımına Roma İmparatoru I. Titus zamanında başlanmış olup, Bizans İmparatoru Justinianus (522-565) zamanında son halini almıştır. Beşgen bir görünümde olan surlar, günümüzde harap durumdadır.

Eski Arapgir Kalesi
Sert kayalar üzerine inşa edilmiş kalenin temel kısımları blok taştan diğer kısımları ise kesme taştan yapılmıştır. Kaleye ulaşılan yol boyunca gözetleme mazgalları bulunmaktadır. Anadolu Selçukluları dönemi eseridir.

Doğanşehir Kalesi
Doğanşehir ilçesinde olup, beşgen bir görünüme sahiptir. Roma döneminde yapılmıştır.

Yusuf Ziya Paşa Camii
Malatya şehir merkezinde yer alan cami, 1792 yılında Yusuf Ziya Paşa’nın oğlu Şadi Paşa tarafından, annesi Ayşe Hatun adına, 14,5x7,5m boyutlarında, kesme taştan yapılmış olup, ana mekân 4 ahşap sütunun taşıdığı ahşap bir çatı ile kaplanmıştır. Sonradan yapılan minaresi ve birbirine açılan iki adet tonozlu mezar vardır.

Yeni Cami
Malatya kent merkezinde bulunan cami, 1912 yılında Mustafaoğlu Yusuf tarafından kesme taştan yapılmış olup, büyük bir kubbeyle kaplıdır. Güney duvarının her iki yanında ikişer şerefeli 2 minare bulunmaktadır.

Ulu Cami
Kentin doğusunda Battal Gazi ilçesinde yer alan yapı, 1224 yılında, Selçuklu Hükümdarı I. Alaaddin Keykubat zamanında yapılmış olup, mimarı Mansur bin Yakup’tur. Plan ve yapımında kullanılan malzeme bakımından İran’daki Büyük Selçuklu camilerinin Anadolu’daki anıtsal bir örneği olan caminin yazıtı, bugün şehir müzesinde bulunmaktadır. Eyvanlı cami planlarının Anadolu’daki tek örneğidir. Mihrap önü kubbesi, buna bağlı eyvan ve ortası havuzlu iç avlu yapının özünü oluşturmaktadır. Eyvanın ön yüzü patlıcan moru çiniler ve tuğlanın çeşitli şekillerde dizilişiyle elde edilen geometrik motiflerle süslenmiştir. Caminin dışarıya açılan, biri batıda diğeri doğuda yer alan iki anıtsal portalı vardır. Tamamen tuğladan yapılan minarenin gövde kısmı ayakta bulunmaktadır.

Somuncu Baba Camii
Darende ilçesinin eski Darende kısmında bulunmaktadır. Ana mekânı kare planlı olup, tek bir kubbeyle kapatılmıştır. Kubbe, içten tromplar, dıştan altıgen kasnak üzerine oturtulmuştur. Cami içinde Şeyh Hamid-i Veli ve oğlu Halil Tayyib’in sandukaları bulunmakta olup, minare ve cami arasında, temellerin üzerinde L planlı iki katlı medrese yer almaktadır. İkinci kat tamamen yıkık olup, caminin ön kısmındaki bölme Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Tek minareli olan cami, 17. yüzyılda yapılmış bir Osmanlı eseridir.

Çarşı Camii
Malatya kent merkezinde bulunan cami, 17. yüzyıl sonlarında kiliseden camiye dönüştürülmüştür. Dikdörtgen planlı ana mekân üç nefe ayrılmış olup, neflerin üzeri kaburgalı haç tonozla örtülmüştür. Doğuda yer alan mihrap iptal edilerek, güney duvarı üzerine yeni bir mihrap yapılmıştır.

Arapgir Ulu Camii
Arapgir’de bulunan cami, bitişik diğer binalarla beraber yapılmış bir külliyedir. Dıştan kesme taş olan yapının iç dolgusu moloz taşlardır. Giriş kapısı ekseni üzerinde arka arkaya iki kubbeli bölüm, tam karşıda da mihrap yer almaktadır. Mihrabı abartılı bir büyüklüğe sahiptir ve geometrik motiflerle süslenmiştir. Minaresi ve kitabesi olmayan caminin, planı ve süsleme özelliklerine bakılarak, 1334 yılında İlhanlılar döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Doğu yönünde bir kapıdan ana mekâna girilmektedir.

Molla Eyüp Mescidi
Arapgir’in Osman Paşa Mahallesi’nde bulunan yapı, diğer mescit türlerinden farklı olarak karmaşık bir görünüme sahiptir. Girişi, batı duvarının kuzey köşesinde, toprak seviyesinden aşağıda yapılmıştır. Kayalara yaslanan kuzey duvarı, içte yer alan ağır payelerle desteklenmiştir. Yan duvarlar sağır kemerlerle donatılmış olup, mescidin kemer ayakları üçe bölünmüş ve üçgenlerle tezyin edilmiştir. Mihrap tahrip olduğundan özelliği bilinmemektedir. Minaresi ve kitabesi olmayan yapı bir Osmanlı eseridir.

Emir Ömer Türbesi
Eski Malatya surları içinde bulunan türbe, 1563 yılında yaptırılmıştır. Kare bir plan üzerine oturtulmuştur.

Kanlı Kümbet
Battalgazi ilçesinde, eski mezarlığın içinde yer alan kümbet, 13. yüzyıl başlarında inşa edilmiştir. Kesme taş ve tuğla karışımı duvar örgüsü ile dikkat çeken kümbet, tuğla kubbe ile örtülmüştür.

Sıddı Zeynep Kümbeti
Battalgazi ilçesinde bulunan Sıddı Zeynep Kümbeti, sekizgen bir plana sahiptir. Üzeri piramit bir çatı ile örtülüdür.

Venk Kilisesi
Malatya’nın Çamurlu köyünde olan kilise, 13. yüzyılda yapılmış olup, 12.5x6.9m boyutlarında, kesme taştan ve tonoz örtülüdür. Kapının karşısında ise basamakla çıkılan bir apsis yer almaktadır.

Taşhoron Kilisesi
Malatya kent merkezinde, Çavuşoğlu Mahallesi’nde bulunan yapı, 17. yüzyıl özelliğini göstermekte olup, ahşap kubbesi çökmüştür.

Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı
Battalgazi ilçesinde bulunan kervansaray, 1632 yılında Sultan IV. Murat’ın silahtarı Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Revaklı bir avlu, kapalı bölüm ve iki dikdörtgen mekândan oluşmaktadır. Girişin üzerinde, merdivenlerle çıkılan mescit yer almaktadır.

Bedesten
Eski Darende ilçesinde yer alan dikdörtgen bir yapı olup, küçük iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde karşılıklı olarak altı dükkan bulunmaktadır. İkinci bölümde ise karşılıklı dokuz dükkan yer almaktadır. Hacı Hüseyin Paşa Arastası olarak da bilinen yapının 18. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.

Taşhan
Hekimhan ilçesinde, Malatya-Sivas karayolu üzerinde yer almaktadır. Selçuklu hanlarının geleneklerini devam ettiren yapı, önde revaklı kare avlu, avluyu takiben de hol kısmından oluşur. Avlunun etrafı ölçüleri birbirini tutmayan odalarla çevrelenmiştir. Odaların üstü beşik tonozla örtülü olup, içlerinde birer ocak vardır.

HAYIRLI BAYRAMLAR MALATYA...VE MALATYALILAR


Merhaba saygıdeğer Malatyalı Hemşehrilerim,

Ramazan Bayramı'nızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim...

Rabbim, hastalara şifa, borçlulara bol bereketli para, küskünlere merhametli yürek, kalbi kırıklara sevgi merhemleri versin inşaallah...

Sevgi ve selamlarımla...

Yeşim Kale

10 Ekim 2007 Çarşamba

Malatya Pazarı


















MALATYA PAZARI

125 yıl önce Malatya' da Hüseyin Palancı' nın kurduğu Malatya Pazarı, bugüne kadar sürekli gelişerek modern teknoloji ile geleneksel değerler arasında denge oluşturmuş ve kuruyemiş türleri ile kuru meyve türlerinin ülkemizdeki en büyük üreticilerinden biri konumuna ulaşmıştır. İstanbul Eminönü Mısır Çarşısı'nda açılan ve faaliyetini bugünde sürdüren mağazaya, yurdun pek çok noktasında mağazalar ve özel satış noktaları eklenmiş, yurtdışında da önemli bir pazar kazanılmıştır.GIDA SEKTÖRÜNDE 125 Yıl! 125 yılda, gıda sektöründe varlığını sürdürmek ve gelişmek, sanayinin başka bir alanında var olmak ve gelişmekten çok farklıdır. Çünkü gıda üretimi, doğrudan insan sağlığı ile ilgilidir ve gıda maddeleri "raf ömrü kısıtlı" ürünlerdir.Malatya Pazarı' nın arada geçen sürede; savaşların, ekonomik ve siyasi karışıkların bütün dünyada ve ülkemizde yaşandığı yıllarda ulaştığı nokta, böyle bir alanda, kaliteye, insan sağlığına verdiği sonsuz değerin kanıtıdır.Temel İlke: KALİTE!Malatya Pazarı için kalite, hasattan daha önce başlar. uzun yıllardır bu alanda çalışmak Malatya Pazarı'nın kullandığı doğal ürünler hakkında çok büyük bir bilgi birikiminin oluşmasına yol açmıştır. Üretimde etkinlik ve sağlık açısından en yüksek standartlar ve en gelişmiş teknolojiler kullanılmaktadır. Bunun ile birlikte, Malatya Pazarı'nın ürün işleme yöntemi gelenekselliği bozmadan en kaliteli üretimi sürdürmek ilkesine dayanmaktadır. Böylesine, taviz verilmeyen bir kalite uygulamasına katılan; dürüstlük, insana ve çevreye saygı anlayışı, Malatya Pazarı'nın üretim ve çalışma ilkesidir.Malatya Pazarı, hammadde seçiminden üretimine, çalışanından kurumsal kültürüne ve teknolojisine kadar her konuda Türk gıda sektörünün dünyada da onaylanan en seçkin kuruluşları arasındadır.

Tüm Şehitlere....



















Çanakkale Şehitlerine (Tüm Şehitlerimize)

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

MEHMET AKİF ERSOY

MALATYA'DA SEÇKİN İNSANLAR YAŞIYOR


Seçkin İnsanlar Yaşıyor
Akın, seçkin insanların yaşadığı Malatya'daki insanlara hizmet etmenin gururunu yaşadıklarını söyledi.

Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın, seçkin insanların yaşadığı Malatya'daki insanlara hizmet etmenin gururunu yaşadıklarını bildirdi.
Akın, Ramazan Bayramı öncesi Atatürk Caddesi'ndeki esnafı ziyaret etti.
Esnafla ve caddedeki vatandaşlarla sohbet eden Akın, yaptığı hizmetlerin takdir görmesinin kendisini mutlu ettiğini söyledi.
Malatya'nın her şeyin en iyisine layık olduğunu anlatan Akın, şöyle konuştu:
''Malatya geçmişten bugüne kadar seçkin insanların yaşadığı bir toprak olmuştur. Seçkin insanların yaşadığı bu topraklara hizmet etmenin gururunu yaşıyoruz. Her geçen gün insanların hayatlarını kolaylaştıran bir hizmeti tamamlayarak hizmete sunuyoruz. Yapılan bu çalışmalar bir ekip işidir. Bu nedenle benimle birlikte çalışan ekibime teşekkür ediyorum.''

www.malatyaaktuel.com

8 Ekim 2007 Pazartesi

Kadir Geceniz Mübarek olsun...

Saygıdeğer Malatyalı Hemşehrilerim,
Kadir geceniz mübarek olsun....bu gece bolca salavat ve af için dua edelim...Bin ay sevabı işleyelim...
Güzel Yusuf ıslam ilahisiyle tefekkür edip düşünmek için hazırladığım videoyu sizlerle paylaşmak istedim...Allah hepimize peygamberimizin şefaatini nasip eylesin...
Selam ile...
Yeşim Kale

7 Ekim 2007 Pazar

NEMRUT


1. Kommagene: Unutulan Krallık

Kommagene Krallığı Türkiye'nin güneydoğusunda, Dicle ve Fırat Nehirlerinin yukarı kıyılarında kurulmuştu.

"Meşe ve çınar ormanları tepenin yamaçlarını kaplıyor. Vadilerinde incir, zeytin, ceviz ve nar yetişiyor. Mısır dünyanın başka hiç bir yerinde bu kadar iyi ürün veremez." Bu manzarının yüzyıl başında bölgeye gelen Alman bir gezginin güncesinde olduğuna inanmak zor.

Sanki bir yeryüzü cenneti tasvir ediliyor. Gerçektende Aden Bahçesi'nin burada çiçeklendiği söylenir.

Bugün bu topraklar anlatılan o cennete ait ipuçları vermiyor-cenneti çağrıştırmakta zorlanıyor. Yamaçları kapladığı söylenen o ağaçlar artık yok ve keçi sürüleri bitki örtüsünün son yeşilliklerini tüketmekle meşgul. Başlatılan sulama kanalları mucizeler yaratacak ve verilen çabalar sonunda bölge yeniden ağaçlanacak zira toprak burada çok verimli ve sayısız dağ pınarı var.

Kommagene kömür, demir, altın ve petrol gibi mineral ve madenleriyle ünlü çok verimli bir bölgeydi. Bu zenginliklerin bir kısmı bugün yeniden keşfedilmiş durumda. Örneğin 1960larda bir arkeolog Fırat'tan altın çıkarmayı başardı.

Diğer bir keşif petro ile yaşandı. Son birkaç yıldır bölgede yaygın olarak ham petrol sondajı yapılıyor. Heryerde Türk Petrol Ofisi'nin kara altın çıkaran petrol çıkarma şantiyelerini görmek mümkün.

Ama artık zamanda yolculuk etme vakti. Kommageneyi ilk kez İ.Ö. 850 civarında yazılı tarihin kayıtlarında görmeye başlıyoruz. Bir Asur kralının tutanaklarında, halkın krala yıllık vergi olarak altın, gümüş ve sedir ağacından yapılmış tahta verdiği yazılı. Belli ki o günlerde değerli sedir ağaçları sadece Lübnan'da değil Kommagene topraklarında da yetişiyordu. Kommagene Asurluların bir uydusu haline geldiği dönemde.

İ.Ö. 700 civarında bir Kommagen Kralı Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: "Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu. Sadece kötü planlar yapan bir hilekar." diyerek suçlar. Kral Sargon'un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine şöyle devam eder:

"Karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya'nın güneyine (bugün Irak) sürdüm." Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi.

İ.Ö. 600 dolaylarında Babilliler Asurluları yenilgiye uğratırlar. Sonradan Kommagene krallığını başkenti olacak olan Samosata'da son kez savaşırlar. Bu savaşta Mısır ordusu Asurlulara destek verir ancak Babilliler birleşik orduları yenmeyi başarırlar.

Kommagene halkı İ.Ö. 550 dolaylarında, önce Babillileri yenen Perslerin sonra da Persleri yenen Büyük İskender'in ordularının istilasına tanık olur.

İ.Ö. 300'lerde Büyük İskender'in velihatlarından biri olan Kral Seleukos 1. Nikator bölgesinde hüküm sürer. 1.Nikator Kommagene krallarının Yunan atalarından birisidir. İ.Ö. 130'larda Kommagene krallığı bağımsızlığını kazanır.

2. Kral Mithradates 1. Kallinikos

Küçük Asya'da hüküm süren çoğu krallık gibi Kommagene de doğu ve batı halklarının kaynaştığı bir pota oldu. Farklı kültürleri, gelenekleri olan farklı diller konuşan insanlardı onlar ve doğal olarak kendilerini birleşmiş tek bir halk olarak görmüyorlardı. Onlar için aile ve kan bağı Kommagene krallığı altında birleşmiş olmakdan daha önemliydi.

Kral Mithradates bu tavrı değiştirmek için çok çalıştı. Örneğin her yıl atalarının onuruna Kommagene krallığında Olimpiyat Oyunları düzenledi. Bu oyunlar, Yunanlıların Olimpiyat Oyunlarıyla karşılaştırılabilir nitelikteydi.

Gençlik yıllarında Kral Mithradates de bu oyunlara katılmış ve Kommageneliler arasında popüler olmayı başarmıştı. Yetenekleri sayesinde Kral Mithradates pek çok ödül almış ve bunun bir sonucu olarak 'Güzellikle zafer kazanan' anlamına gelen 'Kallinikos' adını almıştı.

Mithradates Laodike adında bir Seleukos prensesiyle evlendi. (*) Üç kızları oldu ve dördüncü çocukları da kız olunca çift bir oğul sahibi olamama kaygısına kapıldılar. Bir oğula sahip olmak krallığın kalıcılığı açısında çok önemliydi ve erkek evladı olmayan bir kralın velihatı da yok demekti.

Oğulları olduğunda tattıkları mutluluk ve rahatlık sonsuzdu ve çocuğa Laodike'nin babasının adı, Antiochos, verildi.

Kommagene krallığı gücünü kat kat aşan güçlerin tehditi altındaydı ve Mithradates yardıma muhtaçtı. Yardım alma amacıyla Mithradates tanrılarla bir anlaşma yaptı. Bu tanrıların gerçek mi hayali mi oldukları bilmiyoruz, ancak krallığın bağımsızlığını koruduğu dikkate alınırsa Mithradates'in anlaşmasının işe yaradığı söylenebilir.

Diger taraftan bu sözleşmenin halklar arasındaki uyumsuzlukları yumuşattığı anlaşılıyor. Kommagene Krallığı'nı oluşturan bu başka başka köklerden gelen insanların kendilerini birbirleriyle bağlantılı hissetmeleri güçtü. Ancak tanrılarla yapılan sözleşmeden etkilendiler ve kendilerini tanrıların korumayı kabul ettiği seçilmiş insanlar olarak gördüler.

Böylelikle, Mithradates krallığını meydana getiren halklar arasında bir bağ oluşturulabildi. Kral bu sözleşmenin onuruna ülkenin her yerinde, temenos denilen, küçük tapınaklar inşaa ettirdi.

Temenoslar ülkenin en göze çarpıcı noktalarında kuruldu. Bu noktalardan tapınakların en önemlisi olan kutsal Nemrud Dağı'nın tepesindeki tapınağı görmek mümkündü. Bu tapınakların hepsinde tanrılardan biriyle el sıkışan Kral Mithradates'in tasvir edildiği beş tablet bulunurdu. Mithradates tanrılarai Yunanca ve Persce olan isimler verdi

Apollo / Mithras
Artagnes / Herakles
Zeus / Oromasdes
Hera / Teleia
Helios / Hermes
Mithradates tanrılara her iki dilde isim vermesinin sebebi krallığını oluşturan halkların kendilerini tanrılara yakın hissetmelerini sağlamaktı. Bu taş tabletler stel olarak da bilinir. Bu steller sayesinde Kral Mithradates tebasını sadece onun sayesinde koruma altıda olabileceklerine inandırdı. Bur temenoslar kralın tanrılarla yaptığı anlaşmanın şahitleriydiler.

Loos'un onuncu günü--14 Temmuz-- "Yüce Tanrıların Tezahürü" günü olarak kabul edildi. O gün Kral Mithradates'in taç giydiği gün olarak da seçilmişti. Her yıl o gün Kommageneliler köylerinin veya kasabalarının yakınındaki tapınaklarında biraraya gelerek kutlamalar yaparlardı.

Bu kutlu günde Kral Mithradates Nemrud Dağı'nın zirvesinde Kommagene'nin asilzadeleri ve diğer önemli şahsiyetleriyle biraraya gelir ve yüzlerce yurttaşının önünde tanrıların temsilcilerini kabul ederdi.
3. Kral Antiochos I Theos

Kral Mithradates'in oğlu Antiochos ailesinden Yunan ve Pers kültürün karışımı bir eğitim aldı. Annesi Kraliçe Laodike Büyük İskender'in soyundandı, babası ise Perslerin 'kralların kralı' dedikleri 1. Darius idi.

Antiochos çok genç yaştayken babası onu bir Seleukos prensesi olan İsias Philostorgos, 'Sevgili' ile evlendirdi. Bu evlilik tamamen politik bir amaç uğruna planlanmıştı ve aşkla pek ilgisi yoktu.


Kral Antiochos 1. Theos'un Aile Ağacı



Mithradates tahtını oğluna bıraktıktan sonra onu gözetmeye devam etti. Nemrud Dağı'ndaki tapınağı birlikte tasarladılar. Tapınak Mithradates'in temellerini attığı tanrılarla yapılan sözleşmenin merkezi olacaktı.

Mithradates 'in yaklaşımı, her zaman olduğu gibi pragmatikti. Tapınak öylesine etkileyici bir anıt olmalıydı ki tebası sözleşmenin önemini anlamalıydı. Nemrud Dağı'nın bölgeye hakim konumu tapınağın ülkenin heryerinden kolaylıkla görülmesini sağlayacaktı.

(*) Antiochos ise idealistti. Ona göre sözleşme yeni bir dine beşik, Nemrud Dağı da onun merkezi olacaktı. Bu yeni din Nemrud'dan tüm medeni dünyaya yansıyacaktı. Bir din yaratmanın verdiği güvenle olsa gerek, Antiochos taç giyişinin hemen ardından kendine Theos (Tanrı) adını verdi. Ve kendince bir efsane oldu.

Antiochos babasına çok derin bir saygı duyar ancak annesi Laodike'yi herşeyin üstünde severdi. Bir çok yazıtta kendisini 'annesini seven kişi' olarak kaydettirmiştir. Annesine tanrıça anlamına gelen Thea ismini verdi.

Nemrud Dağı tanrılarının heykelleri arasında annesini kendisiyle birlikte ölümsüzleştirdi. Tanrı Zeus'un soluna Kommagene Kralı, Theos olarak kendisini, Zeus'un sağına da Kommagene'nin Anası, Thea, olarak annesi Laodike'yi yerleştirdi.

4. Sanat

Kommagene'nin tamamen kendine özgü bir sanat geleneği vardı. Bu gelenek Yunan ve Pers sanatlarının eşsiz bir senteziydi. Antiochos sanata destek verdi. Meclisinde sanatçıları ve bilginleri toplardı. Bunlara 'aralın arkadaşları' anlamına gelen philoi denirdi.

Kral Mithradates zamanında sanatta doğu etkisi ağır basmaktayken Kral Antiochos dönemi sanatı daha doğalcı (naturalist) ve daha az stilize (geleneğe uygun) bir uslup kazandı. Antiochos Yunan kültürünü tercih etmiş ve kendine 'Yunanlıların ve Romalıların dostu' adını vermişti.

Dağın zirvesindeki heykeller Kommagene sanatının ihtişamını belgeler. Orada doğu ve batı tam bir uyumla kaynaşır.

Batı Terası'ndaki Antiochos başında formu bozabilecek tüm ayrıntılardan arındırılmış çok güzel bir örnektir. Heykelde süslü bir sakal, takı ya da başka bezemeler yoktur. Sade ve dinamik bu eser bugün bile ebedi güzelliğiyle görenleri heyecanlandırır.
5. Ticaret

Ticaret Kommagene Krallığı için önemli bir gelir kaynağıydı. Romalılar ile Partlar arasında büyüyen sorunlar doğu ve batı arasındaki ticareti engelliyordu. Bu iki süper güç arasında bağımsız tek devlet olan Kommagene hem Romalılar hem de Partlarla ticari ilişkiler kurmuştu. Kommageneli tüccarlar özgürce Partların topraklarında ticaret yapabilyorlardı. Çin'den ipek, Hindistan'dan egzotik hayvanlar ve baharatlar dahil pek çok malın ticaretini yapıyorlardı.

Antiochos denetimi altında tuttuğu Toros Sıradağları ve Fırat Nehri geçitleri sayesinde ağır vergiler topluyordu. Zenginliği sayesinde Kommagene sadece bir geçiş yeri değil aynı zamanda lüks malların tüketildiği bir ülke olmuştu.

Getirilen mallar başkent Samosata'da Romalılara ve zengin Kommagenelilere satılıyordu. Antiochos devrinde Samosata doğu ile batı arasındaki ticaretin merkezi haline geldi. Partlar, Kommageneliler, Romalılar, Yunanlılar ve Araplar orada biraraya geliyorlardı.
7. Kommagene'nin Sonu

Bu olaylardan kısa bir süre sonra ölen Antiochos Nemrud tapınağına, tahminen babasının yanına, gömüldü. Antiochos'tan sonra tahta oğlu 2. Mithradates geçti. Kommagene Roma İmparatorluğu'na denk değildir artık.

2. Mithradates'in yönetimindeki Kommagene Suriye'nin önce uydusu sonrada eyaleti haline gelir. Romalılara karşı verilen savaşta oğlunu kaybeden Part Kralı'nın acısı o kadar derindir ki kendi arzusuyla tahtından feragat eder. Velihat prensin dedesi Antiochos'un Kommagene'yi riske atarak krallığına sığınan Part askerlerini koruması da babanın üzüntüsünü hafifletmemiştir.

Part Kralının yerine oğullarından biri geçer. Bu acımasız bir hükümdardı ve tahtını tehlikeye atacağına inandığı, Laodike ve onun çocukları dahil, kimseyi öldürtmekten kaçınmaz.

2. Mithradates kızkardeşini Kommagene topraklarındaki Karakuş mezar tepesine gömer. Laodike'nin kabrine üzerinde 'o tüm kadınların en güzeliydi' yazan çok güzel bir taş yazıt koyar.

Annesi İsias ve diğer bir kızkardeşi Antiochis ve onu kızı Aka da orada yatmaktadırlar. Mithradates Karakuş'u Kahta Çayı'nın kıyısında yaptırmıştır. Mithradates yazlık malikanesinin terasından derin çaya inen başdöndürücü vadiyi ve Karakuş'un seyreder böylelikle ölümlerinden sonra da sevdiklerini yanında hissedebilirdi.

Kıskanç kardeş 2. Antiochos 2. Mithradates'i tahttan indirmek istiyordu. Bu nedenle Roma senatosu 2. Antiochos'u ölüm cezasına çarptırdı. İ.Ö. 29'da Roma'da idam edildi.

Kommagene son olarak, kısa bir süre için, Kral 4. Antiochos devrinde bağımsız kalmıştır. 4. Antiochos İ.S. 71'de Roma ordusuna yenildi. Kommagene'nin ağır zırhlı ünlü süvarileri ve muhteşem okçuları 'cohortes Comagenorum' adı altında Roma ordusuna dahil edilmek suretiyle küçük Kommagene ordusu lağvedildi.

Gelecekte çıkabilecek isyanlara önlem olarak Kommagene Krallığı'nın yüceliğini hatırlatan binalar ve heykeller yerle bir edildi. Kutsal Nemrud Dağı'ndaki tapınak yıkıldı. Kommagene devrinin kapanışıyla Nemrud sadece dağ rüzgarlarının ve yolunu kaybeden çobanların ziyaretleriyle irkileceği uzun uykusuna daldı.

MALATYA TARİHİ


Malatya Tarihi

Malatya çevresinin çok eskiden beri bir yerleşme alanı olduğu bilinir. Malatya ovasında eski yerleşmeleri belirten birtakım yığma tepelere (höyük) ve megalitik kalıntılara rastlanır. Başlıca yerleşmeler, ovada tabii su deposu olan güneydeki dağların eteğinden uzaklaşmadı ve şehir birkaç defa yer değiştirdiği halde, bütün tarih devirleri boyunca, adını hemen hemen değiştirmedi. Şehrin ilk kuruluş yeri bugünkü Malatya’nın 4km. kuzeydoğusundaki Orduzu (Bahçebaşı) kasabası toprakları içinde yer alan Aslantepe höyüğüdür. Son yıllarda İtalyan arkeologları tarafından bu bölgede sistemli araştırmalar yapıldı ve şehrin eski tarihini aydınlatan önemli belgeler ele geçti. Aslantepe’de yapılan kazılarda, Neolitik çağda yerleşilmiş olan bu höyüğün üst kısımlarında M.Ö. XIII. yy.da yapılan bir Hitit sarayı ile daha sonra Asurlu bir valiye ait sarayın kalıntıları ortaya çıktı. Arkeolog L. Delaporte, burdaki Hitit şehrinin adını Maldiya şeklinde tespit etti.; bu ad Asur veya Urartu belgelerinde Milidya, Melid, Melidi ve Meliddu biçimlerinde geçer. Yüzyıllarca sonra bu eski yerleşmenin yerini alacak Roma şehrine de Melita (veya Melitine) adı verildi; bu adı da müslüman devrinin Malatya’sı izledi. Adın anlamı bilinmemekle birlikte, Hitit kuruluşları arasında Malazia ve Malita gibi adlara rastlanır, Aslantepe’de kurulan Hitit şehrinin çok daha eski bir neolitik yerleşmenin yerini aldığı anlaşılmaktadır. Aslantepe adının da, burada ele geçen ve 1895’te yayımlanan bir aslan avı sahnesini gösteren kabartma resimle ilgili olduğu sanılır. M.Ö.XII. yy. başına kadar Büyük Hitit devleti toprakları içinde bulunan şehir, bu devletin M.Ö. 1190’a doğru ortadan kalkmasıyla, küçük bir devlete başkent oldu; M.Ö. 1114’e doğru Asur hükümdarı Tiglatpleser I tarafından vergiye bağlandı. M.Ö. 1115-675 yılları arasında geçen 440 yıl içinde Malatya’da 23 hükümdar adı tespit edildi. “Dana ayağı şehri” diye de tanımlanan Malatya, bir süre Kargamış krallığına bağlı kaldı, sonra tekrar Asurlulara vergi verdi; bundan sonra M.Ö. 800 yıllarına doğru Urartu (Haldi) devleti, M.Ö. 722’ye doğru Asur hükümdarı Sargon II’nin eline geçerek halkı başka yere sürüldü ve onların yerine Basra körfezi taraflarından esir alınan halk yerleştirildi; ayrıca burada bir Asur sarayı yaptırıldı. VII. yy.da, Asur devleti yıkıldığı sırada, halkının ova içinde başka yerleşme noktalarına dağıldığı anlaşılır. Bununla birlikte M.S. I. yy.a doğru burada kurulan Roma askeri kamp şehrine hemen aynı adı verilmiş olması, eski şehrin adının unutulmadığını gösterir. Roma şehrine, yörenin adı olan Melitene ismi verildi. Romalılar, şehirlerini Hitit şehrinin 4 km. kuzeyinde, ondan 100m. kadar alçakta ova içinde kurararak surlarla çevirdiler. Bu şehir bugün Eski Malatya (Battalgazi) adıyla tanınan, ilçe merkezi, küçük bir kasaba durumundadır. İmparator Titus devrinde (I. yy.), bir Roma lejyonuna kamp olan Melitine, Trajanus (98-117) döneminde büyüdü, şehir haline geldi; Diocletianus (284-305) zamanında önemi arttı; İmparator Constantinus tarafından yaptırılan surlar 532’de Bizans imparatoru Justinianus tarafından bitirildi ve kale-şehir, imparatorluğun doğu sınırları yakınında büyük önem kazandı. Malatya, Sasani imparatorluğunun saldırılarına uğradı, VII. yy.da, İslam orduları Malatya çevresinde göründü. Nitekim İslam kumandanı İyaz bin Ganim, Şimşat’ta (Şamşat) bulunduğu sırada Habib ibni Mesleme’yi göndererek Malatya’yı ele geçirdi; fakat Bizanslılar şehri geri aldılar. Muaviye, Suriye ve Elcezire valisi olunca, Habib, ani bir saldırıyla Malatya’yı alarak (657-658), şehre bir süvari bölüğü bıraktı ve bir vali tayin etti; öte yandan Muaviye, Anadolu seferi sırasında Malatya’ya gelerek buradaki muhafız sayısını arttırdı. Bu suretle Malatya, Anadolu’ya karşı yapılan yaz seferlerinin genel karargahlarından biri durumuna geldi. Bununla birlikte halife Abdülmelik ve Abdullah bin Zübeyr zamanında iç karışıklıklar çıkınca, halk şehri bıraktı; bundan yararlanan Rumlar burayı ele geçirerek tahrip ettiler. Daha sonra Malatya’ya Ermeniler ve aramca konuşan köylüler (Nabatiler) yerleştiler (712). Bu suretle şehrin nüfusu arttı ve müslümanlarla ilgisi kuvvetlendi. Nitekim Halife Ömer, İbni Ali, daha önce şehri terketmiş olan Turanda (Darende) halkını Malatya’ya yerleştirdi ve Beni Amir kabilesinden Cenana bin el Haris’i buraya vali tayin etti. 740-741 yılında Bizans generali Aşkivaş kumandasındaki bir ordu ile Malatya üstüne yürüyerek, şehri ve yakınlarını yağmaladı. Malatya halkı şehrin kapılarını kapatarak El-Rusafe’de bulunan Halife Hişam’a bir haberci yolladı. Kısa bir süre sonra Bizanslılar çekildiler. Hişam, bir süvari birliği gönderdi, kendisi de Bizanslıların üstüne yürüdü ve tahrip edilen şehir onarılıncaya kadar M alatya önünde karargah kurdu. 750-751’de İmparator Konstantinos VI, Kopronymos, Ebu Müslim Horasani’nin Emevileri şiddetle takip ettiği bir sırada, fırsattan faydalanarak, Kemah gibi Malatya üstüne de yürüdü. Halkın Elcezire’den yardım istemesi bir yarar sağlamadı. Durumu öğrenen imparator, şehrin boşaltılmasını istedi. Halk sonunda çaresiz kalarak boyun eğdi ve taşıyabildiği yükü yanında götürerek Elcezire’ye çekildi. Bunun üstüne imparator şehri yıktı. 756’da Abbasi halifesi Mansur devrinde Salih bin Ali bin Abdullah, Konstantinos’un kumanda ettiği 100.000 kişilik bir Bizans ordusunu yenerek Malatya’yı geri aldı. Bunu izleyen aylarda Halife, yeğeni imam Abdül Vahhab bin İbrahim’i Elcezire ve hudut valisi tayin etti. İmam 758’de yanında Hasan bin Kahtaba ve 70.000 asker olduğu halde buraya geldi; harap şehrin önünde karargah kurarak, getirdiği işçi ve duvarcılara Malatya’yı yeniden kurdurdu; bir cami ile askerleri için büyük kışlalar yaptırdı. 6 ay sonra şehrin yeniden kurulması tamamlandı. Mansur, Malatya’ya 4.000 asker yerleştirerek bunlara yüksek ücret ve geniş tımarlar verdi. 759’da, Muhammed bin İbrahim, şehri Bizanslılardan korumak üzere, bir orduyla Malatya’ya geldi ve şehrin güvenliğini sağladı, göç edenler geriye döndüler. Girişilen bir Bizans saldırısı Halife Harun-ür-Reşid tarafından püskürtüldü. Memun zamanında, oğlu Elcezire valisi Abbas, Malatya’yı üs olarak kullanarak Bizanslılara karşı harekete geçti. 837 yazında Bizans imparatoru Theophilos Ermenilere karşı açtığı seferde Malatya’yı yağma ve tahrip ettirdi; dönüşte halkını esir olarak götürdü. Ertesi sene El-Mutasım zamanında Malatya halkı, Afşin, emir Ömer bin Abdullah el-Akta ve 10.000 Türkün yardımıyla birlikte hareket ederek imparator Theophilos’un kuvvetlerini Dazimon kalesi yakınında yendi. Fakat Bizanslılar 841’de Malatya havalisini aldılarsa da kalesini elde edemediler.

Nitekim IX. yy.ın ortalarına doğru Malatya’nın batı ve kuzeyindeki büyük kısmına yerleşen Hıristiyanlıkta ayrı bir mezhebe bağlı Pavlikiyanlar, Bizansa karşı isyan ettikleri zaman, Malatya emiri Ömer el-Akta onları korudu ve bunların reislerine, bu bölge Argavan, Divriği ve Amara gibi yeni kaleler kurdurdu. Bunu izleyen yıllarda yapılan mücadeleler sonunda Ömer el-Akta bütün ordusuyla Merc el-Uskuf’ta (Uskuf çayırı) Bizanslılar tarafından öldürüldü. Bunun üstüne imparator Basileios I, Tephrike ve Turanda (Darende) üstüne yürüdü; Zibatra ve Sumeysat’ı yol ederek bugünkü Çirmikli suyunda karargah kurdu; fakat Malatya’yı ele geçiremedi; kuşatma sırasında ordusu büyük kayıplara uğradı. 916-917’de Malatya emiri Munis, buradan hareket ederek, Kappadokia’ya (Kayseri, Sivas) doğru bir akın yaptı. 926-927’de Bizanslılar karşı harekete geçtiler. Ermeni aslından Domestikos Joannes Kurkuas kumandasındaki kuvvetlerle Malatya topraklarına girerek, şehrin surlarına yaklaştılar; geçtikleri yerleri yakıp yıkarak Şimşat’a (Şamşat) kadar ilerlediler. Şehrin emiri, oğlu Ebu Hafs’ı ve kumandan Ebul Eşas’ı Kurkuas’a göndererek, imparatora bağlılığını bildirdi. Kurkuas, Malatya ve Sumaysat havalisini Ermeni reisi Meleh’e verdi; fakat Meleh, Musul Hemedanı emiri Nasırüddevle’nin amcası Saidüddevle tarafından buradan atıldı. Öte yandan 934’te Ebu Hafs ile Ebul Eşas’ın ölümlerinden sonra Kurkuas ve Meleh, çift sur ve su dolu hendekle korunan Malatya önünde göründüler. Açlıktan korkan şehir halkı Malatya’nın teslimi için bunlarla görüşürken, Rumlar, hileyle kuzey kapısından şehre girdiler ve burayı 19 mayıs 934’te işgal ettiler, halk şehri terk etti; surlar yıkıldı ve böylece şehir her türlü saldırıya açık bir duruma geldi. Daha sonraki yıllarda Hemedan emiri Seyfüddevle birkaç kere Malatya topraklarını istila etti. 932’de yapılan yeni Hemedan akınlarıyla bölge tahrip edildi.

İmparator Nikephoros Phokas, Suriye ve Yukarı Elcezire’yi alınca, harap ve savunmasız kalan şehri yeniden iskan etmek istedi. Ancak, Bizanslılar, arap akınlarından çekindikleri için buna razı olmadılar. Bunun üstüne, imparator Suriye’den hıristiyan mezhebinden olan Yakubileri getirmeye karar verdi ve patrik Mar Yohannan Sarigta’ya Malatya ve çevresine yerleşecek Yakubilerin rahatsız edilmeyeceklerini bildirdi. Bunun üstüne şehirde nüfus arttı (969); zamanla sayısı çoğalan manastırlar kuruldu; 1100’e doğru Malatya ve çevresinde 53 kilise ve 60.000 hıristiyan olduğu bilinmektedir. Fakat imparator Nikephoros Phokas sözünde durmadı. Bu durum Yakubileri yavaş yavaş Araplara yaklaştırdı. İmparator Joannes Tzimiskes, Nisaybin’e yaptığı seferde Malatya yakınından Fırat ırmağına geçti (927). Bu sırada isyan eden Bardas Skleros, Malatya’yı ele geçirdi; şehri imparator adına yöneten Strategos’u esir aldı ve kendisini basileus ilan etti. Daha sonra Bardas Skleros, 7 yıl Dicle üzerindeki adalardan birinde esir olarak kaldıysa da sonunda kaçtı ve Bedevilerin yardımıyla, Malatya’ya geldi. 987’de şehrin valisini esir aldı ve yeniden kendisini basileus ilan etti. Fakat geçerken Skleros, geleceğin imparatoru Bardas Phokas, 14 eylül 987’de Malatya’dan 1008’de Hamdanilerden Ebul Heyca, Mirdasilerden Mansur Lulu’nun önünden kaçarak Malatya’ya sığındı ve imparator tarafından buraya vali tayin edildi.

Malatya, Bizans hakimiyetindeyken şehir Türk akınlarına maruz kaldı. Türkler ilk defa 1058’de şehir civarında göründüler; halk bunlardan kaçarak, yakındaki dağlara sığındı, 3.000 kişiden kurulu Türk kuvvetleri, emir Ebu Dinar kumandasında 10 gün süreyle şehir ve civarını yağmaladı. Fakat dönüşleri sırasında Sasun bölgesi halkı tarafından pusuya düşürülerek yok edildi. Türkler, imparator İsaak I (1057-1059) zamanında yeniden Malatya’ya girdiler ve halkını esir ederek götürdüler. Bunun üstüne İsaak’ın yerine geçen Konstantinos Dukas X, 1060’ta (veya 1061) Malatya’nın iki sur ve hendeğini yeniden yaptırdı ve İstanbul’da oturan Malatya ileri gelenlerinden bir kısmını doğdukları şehre dönmelerini sağladı. Çok kısa bir zamanda şehir yeniden onarıldı. Ancak sürekli saldırılar yapan Türkler, burada büyük bir direnme görmediler; Malatya etrafında karargah kuran ordular, başıbozuk kuvvetlerle Türkler üzerine yürümek için, Fırat’ı geçmekten çekindiler. Bununla beraber Türkler, şehri kuşatmadılar ve Kayseri’ye yürüyerek burayı aldılar. Romados Diogenes IV, 1068’de Selçuklulara karşı harekete geçince, sınırları, Türk kumandanı Afşin’in akınlarından korumak üzere Malatya’ya bir kumandan gönderdi; aynı yıl, Flafatos kuvvetleriyle Suriye sınırında kendisine geçici bir devlet kurdu ve Malatya’ya Hetomoğlu Thoros’u vali olarak tayin etti. Thoros’dan sonra ermeni Hareb, Balatianos (Valentianus) ve rum Gabriel, Bizanslıların Türklere uzun süre dayanamayacaklarını anlayınca, Malatya üstündeki hakimiyetini önce halifeye onaylattı, sonra türlü hilelere başvurarak, Türk kuvvetlerini Malatya’dan uzaklaştırdı ve daha sonra bu kuvvetler Malatya’yı kuşatınca, Sivas’a hakim olan Danişmendoğlu Gümüştigin’e başvurdu; onun yardımıyla Türklerle barıştı. Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan I, Malatya’yı ilk defa 1100’de kuşattı; fakat kızı Morfia’yı Urfa kontu Baudouin ile evlendiren Gabriel’in, Frankları yardıma çağırması üstüne geri çekildi. Daha sonra Gümüştigin şehrin çevresini yağmaladı. Bunun üstüne Antakya hükümdarı Mohemond, yeğeni Riccordo ve bir süvari kuvvetiyle harekete geçti, fakat Maraş yakınında tuzağa düşürülerek esir alındı ve Niksar’a (veya Sivas) gönderildi (1100). Fakat Urfa hakimi Baudouin’i yardımına çağırdı. Baudouin Malatya’yı kuşatmadan kurtardı ve üç gün süre ile Gümüştigin’i izledi. Urfa’ya dönerken uğradığı Malatya’yı Gabriel kendisine teslim etti, o da, şehri korumak için, buraya 50 süvari bıraktı. Bununla beraber Gümüştigin aynı senenin sonbaharında halkın isteğine uyarak yine Malatya önlerine geldi; halkın Gabriel’i teslim etmesi üstüne Malatya’ya girdi (18 eylül 1101). Böylece Malatya’da Danişmendli hakimiyeti başladı. İmparator Aleksis Kommenos’un isteği üzerine Gümüştigin, Malatya’ya getirdiği Bohemond’u 100.000 dinar karşılığında serbest bıraktı (1103). Gümüştigin, Malatya’yı aldıktan 2 yıl sonra öldü (1103-1104). Yerine oğlu Yağıbasan geçti. Bunun zamanında Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan, 28 haziranda kuşattığı Malatya’ya hakim oldu (2 eylül 1106). Fakat bir yıl sonra Tutuş’a mağlup olarak Habur nehrinde ölünce, en küçük oğlu Tuğrul Arslan, Malatya’da onun yerini aldı. Kılıç Arslan’ın öteki oğulları arasındaki mücadeleler sırasında Mesud, Malatya’ya kaçtı. Bu sırada Bohemond, Ceyhan ırmağının yukarısındaki Elbistan ve Malatya çevresini ele geçirdi. Fakat 1111’de Malatya sultanının atabeki Belek, Ceyhan üzerindeki araziyi ondan geri aldı. Kılıç Arslan’ın dul eşi Belek ile evlenmek üzere, 1113’te Malatya’dan ayrıldı, fakat Büyük Selçuklu Sultanının oğlu tarafından yakalandı. 15 mart 1118’de Kemah ve Erzincan emiri Mengücek Gazi, Malatya çevresini yağmaladı. Bunun üstüne genç hükümdarın annesi Urfa’daki Joscelin’den yardım istedi. Ertesi yıl Tuğrul Arslan, Danişmendli Gazi ve Bizanslıları yenen Belek’in yardımlarıyla Ceyhan üzerindeki toprakları ve Elbistan’ı aldı. Belek, Manbic önünde ölünce de Gerger’i eline geçirdi. Bir süre sonra Danişmend Gazi, damadı Selçuklu Sultanı Mesud ile birlikte Malatya üstüne yürüyerek şehri kuşattı (1124); halkın yardımıyla Malatya’ya girdi. Bu hükümdar devrinde Malatya barış içinde yaşadı. 1135’te yerine oğlu Melik Muhammed geçti; fakat kısa bir süre sonra Bizans imparatorunun yaklaştığını haber alarak, şehri bıraktı. Joannis Kommenos II, Suriye’ye kadar ilerlediği sırada, Selçuklu Sultanı Mesud, Kilikya’ya saldırarak esir aldığı Adana halkını Malatya’ya gönderdi. 1139’da Melik Muhammed de Kilikya seferine çıktı. Ölümünden sonra Zünnun onun yerine geçti. Bunun üstüne kardeşi Aynüddevle, Malatya’yı kuşattı; şehirdeki Türk muhafızlar; Bureydiye kapısını açarak Malatya’yı ona teslim ettiler. Bundan sonra Selçuklu Sultanı Mesud, Aynüddevle’nin kendisine bağlanmaması üstüne Malatya’yı iki kere kuşattı fakat alamadı (1143-1144). Aynüddevle ölünce (12 haziran 1152) yerine oğlu Zulkarneyn geçti. Ancak çok küçük yaşta olduğundan önceleri annesi onun yerine saltanat sürdü; bir süre sonra genç hükümdarı öldürmek istediği için, şehirden çıkarıldı. Bunu bahane eden Mesud, yeniden şehri ele geçirmek istedi (24 temmuz 1152); başaramadı. 1162’de Zulkarneyn’in yerine küçük yaştaki oğlu Nasırüddin Muhammed geçti. Eğlenceye düşkünlüğü sebebiyle halkın gözünden düştüğü için Malatya’yı bırakmak zorunda kaldı (1170). Kardeşi Ebulkasım onun yerini aldı. 1172’de ölünce yerine küçük kardeşi Feridun geçti. Durumu haber alan Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan II, Malatya üstüne yürüdü; önce şehri alamadı fakat Feridun, kardeşi Muhammed tarafından öldürülünce dört ay süren bir kuşatma sonunda şehre girdi (1178). Şehrin iki surunu onarttı (1181). 1185’te devlete bağlı olmayan Türkmenler Malatya topraklarına saldırdılar. Bir süre sonra Kılıç Arslan ülkeyi oğulları arasında bölerken Malatya’yı oğlu Muizzüddin Kayserşah’a verdiyse de sonradan diğer oğlu Kutbüddin Melikşah’a bırakmak zorunda kaldı. Salahaddin Eyyubi’den destek gören Muizzüddin Malatya hakimi oldu. 1200’de kardeşi Tokat hakimi Rukneddin Süleyman, Malatya’yı Muizzüddin’in elinden aldı. Bundan sonra Malatya Selçuklu Sultanlarının elinde kaldı. Alaeddin Keykubat I zamanında (1231) Moğollar, Malatya yakınındaki Fırat ırmağına kadar ilerlediler. Alaeddin, Malatya’dan 100.000 kişilik bir ordu toplayarak, Hisn Ziyad’ı aldı. Gıyaseddin Keyhüsrev II zamanında Selçuklulardan ayrılan Harizmliler Malatya’ya saldırdıkları gibi, 1241’de Baba İshak’ı Horasani’nin başında bulunduğu Türkmenler şehri yağmalamak istediler (1241). Gıyaseddin Keyhüsrev II’nin Kösedağ savaşında Moğollara yenilmesi (1243), Malatya’nın zararına oldu. Şehrin subaşısı Reşidüddin, Selçuklu hazinelerini yağmaladı, şehrin ilerigelenleri Haleb’e çekildiler. Moğollar şehri sardılar.

Selçuklu Devletinin Hulagu tarafından kardeşler arasında bölünmesi üstüne, önce İzzeddin Keykavus II, Malatya’da hüküm sürdü; sonra yerine Rükneddin Kılıç Arslan IV geçti. İzzeddin asker toplamaları için Malatya bölgesine adamlar gönderdi (1257); fakat şehirliler adamlarını Moğolların korkusundan kabul etmediler. Abaka zamanında (1265-1282) yapılan yeni bir bölünme sonunda Malatya, Gıyaseddin Mesud II’nin hissesine düştü. Cimri olayı (1277) sırasında Malatya bölgesinde bulunan Germiyan Türkmenleri Kütahya bölgesine geldiler. Memluklar Malatya’yı almak üzere birçok teşebbüste bulundular. 1316’da Melikünnasır Muhammed zamanında Malatya önüne gelen bir Memluk ordusu şehri alarak tahrip etti. Bundan sonra Malatya Memlukların bir uç kalesi oldu. Ancak Dulkadıroğulları Elbistan dolaylarında kuvvet kazanınca Memluklu hakimiyeti etkisini kaybetti. Osmanlılar, Yıldırım Beyazıd zamanında etki alanlarını Doğu’ya kaydırdıkları sırada Malatya, Akkoyunlular, Memluklar ve Osmanlılar arasında birçok savaşa yolaçtı. Sivas ve Kayseri hakimi kadı Burhaneddin Ahmed, Amasya beyi Şadgeldi Ahmed Bey ve onun yardımına gelen Yıldırım Beyazıd yüzünden Malatya’ya kaçtı, fakat Divriği yakınlarındaki Karayel’de Akkoyunlu hükümdarı Karayölük Osman Bey tarafından öldürülünce (1398) Yıldırım Beyazıd, kadı Burhaneddin’in topraklarına sahip çıktığı gibi Malatya üstünde de hak ileri sürdü. Malatya’yı korumak isteyen Dulkadıroğlu Suli Bey, kızı Emine hatunu, Yıldırım Beyazıd’ın oğlu Şeyhzade Süleyman ile nişanlayarak Osmanlılar tarafına geçti. Memluk sultanı Berkuk, bu olay üstüne Suli Bey’i öldürterek Malatya’yı Sadaka Bey’e verdi. Suli Bey’in yeğeni Nasırüddin Mehmed Bey, Yıldırım Beyazıd’a başvurarak kendisine yardım edilirse Osmanlılara bağlanacağını bildirdi. Bunun üstüne Yıldırım Beyazıd, Berkuk’un ölümünden ve yerine Ferec’in geçmesinden yararlanarak Dulkadırlılar üstüne yürüdü ve Memluklu emiri Çakmak’tan Malatya’yı aldı (1399). Ancak Osmanlıların şehirdeki hakimiyeti bir yıl kadar sürdü. Timur Malatya’yı Osmanlılardan aldı (1401). Yıldırım Beyazıd’a haber göndererek Osmanlılara sığınan Sultan Ahmed Celayir ile Karayusuf’a karşı şehrin geri verilebileceğini bildirdi. Yıldırım Beyazıd bu isteği kabul etmedi; fakat Ankara’da yenildi (1402). Dulkadırlılar, Timur’un Anadolu’dan gitmesinden sonra, Memluklar döneminde Malatya’ya hakim oldular. Ancak, Memluklar bu şehre ayrı bir önem verdiklerinden vali göndermekten de geri kalmadılar. Bu yüzden Dulkadırlılarla araları açıldı. Nitekim Beyazıd II devrinde Çukurova’da yapılan Osmanlı-Memluk savaşları sırasında (1485-1491), Dulkadıroğlu Alaüddevle Bozkurt, Osmanlılarla işbirliği yaparak Malatya’ya hücum etti, başarı sağlayamayarak Memluklularla anlaşmak zorunda kaldı (1485). Bu yüzden Memluklar Malatya’ya en seçkin emirlerini vali olarak gönderdiler. Nitekim son Memluklu Sultanı Kansu Gavri, Malatya’da valilik yapmış, Osmanlı lehçesinde şiirler yazmıştır. Yavuz Sultan Selim, Memluk seferine çıkarken Malatya’yı aldı (1516). Temmuz sonunda Malatya önlerine gelen Türk ordusu, Hadım Sinan Paşa ile birleşerek Malatya’ya girdi. Yavuz Selim Dulkadıroğlu topraklarını Şahsuvaroğlu Ali Bey’e verdi. Mısır’ın alınmasından sonra (1517) Malatya kesin olarak Osmanlı sınırlarına katıldı ve bir uç şehri olmaktan çıktı. Şehsuvar Bey’in bir iftira yüzünden Kanuni devrinde Ferhad Paşa tarafından öldürülmesiyle Malatya’da Dulkadır soyu son buldu (1522). XVII’nci yüzyılda Celali isyanları başladığı zaman Malatya, asilerin soygunlarına uğradı. Celalilerden Bölükbaşı Kara Ahmed, Malatya’ya çok zarar verdi. Kocasinan Paşa, Kara Ahmed’i devlet hizmetine aldı. Malatya, İran seferleri sırasında orduya erzak sağladı. XVIII’nci yüzyılda Malatya’da imar çalışmaları başladı. Bazı cami ve mescidler yapıldı veya onarıldı. XIX’ncu yy.da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’ya yenilen ve esir olan Mehmet Reşid Paşa, serbest bırakılarak sadaretten azledildikten sonra Diyarbakır-Sivas-Harput valiliklerine gönderildi. Paşa bu arada Malatya’yı onarmak için 1833’te 40 tabur askerle şehre geldi. Arguvan bölgesindeki Dirican, Nermigan, Arapgir’deki Atmalı, Şötikak ve Akçadağ’daki Kürne, Kürecik, Gözene aşiretleriyle Adıyaman, Besni civarındaki aşiretler arasında güvenliği sağladı. Bu başarı, İzolu çevresindeki aşiret reislerini telaşa düşürdü. Fırat’ı geçecek olan Osmanlı askerlerinin kayıklarını batırarak bunların kendi üstlerine gelmesini önlemek istediler. Bu olaya kızan Mehmed Reşid Paşa, olayı yaratanları astırdı. Mısır meselesi üstünde 1839’da Mahmud II’nin emriyle Hafız Mehmed Paşa, karargahını Elazığ’da kurarak Kavalalı ile çarpışmaya hazırlandı. Orduyu Malatya’ya getirdi. Askerlerin içinde Alman kurmayları da vardı. General Moltke, o sırada yüzbaşı rütbesiyle Malatya’da bulunuyordu. Hafız Mehmed Paşa, askerini Orduzu’ya 4 km. uzaklıktaki Eski Malatya’nın içine yerleştirdi. Han, ev ve köşkleri işgal etti. Halk, Bağlar bölgesinden (Aspuzu) şehre inemedi. Bağ evlerinde kışı geçirdi. Aspuzu’da yerleşen halk, burada bir şehir kurarak bir daha eski yerine dönmedi. Böylece Malatya, ad değiştirmeden, bir üçüncü defa yer değiştirdi. Malatya, Tanzimattan sonra, yeni yerinde gelişmeye başladı. Büyük iş merkezlerinden biri durumuna geldi. Önce Maraş’a, sonra Diyarbakır’a, Elaziz’e (Mamurretülaziz) bağlandı. Cumhuriyetten önce mutasarrıflık; cumhuriyetten sonra il oldu.

Kaynak: Meydan Larousse

MALATYA VALİSİ:Halil İbrahim Daşöz VE PROJELERİ


Halil İbrahim DAŞÖZ (Malatya Valisi)


1959 Osmaniye doğumlu olan Vali Halil İbrahim Daşöz; ilk, orta ve lise öğrenimini Osmaniye’de tamamladı. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden, 1994 yılında ise Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Memuriyet hayatına 1981 yılında Kastamonu Kaymakam adayı olarak başlayan Daşöz, Sarıcakaya ve Halfeti Kaymakamlığı görevlerinde bulundu. Daşöz, daha sonra İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatında; Eğitim Daire Başkanlığında Şube Müdürü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Daire Başkanı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Yardımcısı ve 17 Ekim 1997 - 18 Ekim 1999 tarihleri arasında Mahalli İdareler Genel Müdürü olarak görev yaptı.

Merkez teşkilatındaki görevleri süresince İçişleri Bakanlığınca yürütülen Kamu Yönetim Reformu ve Mahalli İdareler Reformu çalışmalarında yer alan Daşöz, Avrupa konseyi ve çeşitli uluslararası kuruluşların ilgili komite ve toplantılarına Bakanlık temsilcisi olarak katıldı.

İngilizce bilen Vali Daşöz, 1990-1991 yıllarında Amerika Birleşik Devletlerinde bulundu.

18 Ekim 1999 - 7 Şubat 2003 tarihleri arasında Isparta Valiliği görevinde bulunan Daşöz daha sonra 15 Şubat 2003 - 31 Ocak 2004 tarihleri arasında Adıyaman Valiliği yaptı.

Adıyaman Valisi iken, önceki Valinin yargı kararı ile göreve iade edilmesi sonucunda Merkez Valiliğine atandı.

İçişleri Bakanlığındaki Merkez Valiliği görevine ek olarak 1 Şubat 2005 tarihinde Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği görevini üstlenen Halil İbrahim Daşöz; evli ve 3 çocuk babası.

21.01.2006 tarihi itibariyle ilimizdeki görevine başlamıştır.

MALATYA VALİLİĞİ

91.000 DEV ÖĞRENCİ PROJESİ




I. PROJENİN KONUSU



Malatya İl merkezinde İlköğretim ve Ortaöğretim okullarında okumakta olan 91.000 öğrencinin öncülüğünde 24 derslikli bir ilköğretim okulu inşa etmektedir. Okulun adı, “Malatya Öğrenciler İlköğretim Okulu” olacaktır.

II. PROJENİN AMAÇLARI

1- Öğrencilerin bizzat rol alacakları, yaşayacakları ve hissedecekleri bir süreçte özgüven, vizyon, karar verme, katılımcılık, sevgi, saygı, dostluk, dayanışma, üretim, girişimcilik, sorumluluk üstlenme, sosyalleşme ve benzeri duygu, düşünce ve kaabiliyetlerini geliştirmek suretiyle “daha başarılı ve daha mutlu” bireyler haline gelmelerine katkı sağlamak.

2- Çocuklarımızın yaşamlarında gurur duyacakları bir başarı elde etmelerini sağlamak.

3- Eğitime destek olmak ve İlimize yeni bir okul kazandırmak.

4- Çocuklarımızda demokrasi pratiği ve kültürünü geliştirmek.

5- Ulusal Eğitime Destek Kampanyası Projesi (Cumhurbaşkanlığı), Eğitime %100 Destek Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı), Haydi Kızlar Okula Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı), Okullarda Demokrasi Eğitimi Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı) ve Çocuk Dostu Okul Projesine (Milli Eğitim Bakanlığı-UNICEF) destek olmak.

6- İlimizin tanıtımını sağlamak.

7- İlimizin sosyal ve kültürel hayatına renk katmak.

8- Diğer kişi ve kurumlara örnek olmak, onların da benzer girişimde bulunmalarını teşvik etmek.

III. PROJENİN SÜRESİ



Proje, Şubat-2006 tarihinde başlamak üzere 2006/2007 yılları içinde realize edilecektir.

IV. PROJE ÖRGÜTLENMESİ

1-Okullar Düzeyinde Örgütlenme

a- Sınıf Proje Temsilcileri ( 2 Kişi)

Her sınıftan öğrenciler tarafından seçilecek 2 öğrenci (1 kız, 1 erkek )

b- Okul Proje Kurulu ( 10 Kişi)

Okul Proje Kurulu, aşağıdaki kişilerden oluşur :

-Okul Müdürü (Bşk.)

-1 Müdür Yardımcısı

-1 Rehber Öğretmen

-Okul aile birliği başkanı

-6 Öğrenci (3 kız, 3 erkek.) Okuldaki Sınıf Proje Temsilcileri tarafından

seçilir.



2- İl Düzeyinde Örgütlenme



İl Proje Kurulu (23 Kişi)

İl Proje Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşur:

-Vali (Bşk.) (Bulanamadığı zamanlarda bir Vali Yardımcısı)

-Belediye Başkanı veya temsilcisi

-Milli Eğitim Müdürü

-1Milli Eğitim Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü

-Bayındırlık ve İskan Müdürü

-İl Özel İdare Genel Sekreteri

-Gençlik ve Spor İl Müdürü

-1 Okul aile birliği başkanı (Okul aile birlikleri başkanları tarafından seçilir.)

-1 İlköğretim Okulu Müdürü (bayan) (İlköğretim Okulları Müdürleri tarafından seçilir.

-1 Lise Müdürü (erkek) (Lise Müdürleri tarafından seçilir.)

-1 Rehberlik Öğretmeni (bayan) (Okul Proje Kurullarında görev alan rehber öğretmenler tarafından seçilir.)

- 6 İlköğretim öğrencisi (3 kız, 3 erkek. Okul Proje Kurulları tarafından seçilecek ikişer (1kız, 1 erkek) öğrencinin oluşturacağı öğrenciler kurulu tarafından seçilir.)

- 6 Lise öğrencisi (3 kız, 3 erkek. Okul Proje Kurulları tarafından seçilecek ikişer (1 kız, 1 erkek) öğrencinin oluşturacağı öğrenciler kurulu tarafından seçilir.)



V. YAPILACAK FAALİYETLER



1- İl Proje Kurulunca yapılacak faaliyetler

a- Projenin tanıtımı (genel)

b- Proje ve yer seçimi (ilgili mevzuat, imar-ihtiyaç durumu, teknik ve fenni

gereklere göre)

c- Proje için gelir getirici faaliyetlerde bulunma.

d- Proje faaliyetlerinin koordinesini sağlama.

e- Projenin uygulamasını takip.

f- Uygun göreceği diğer kararları alma ve faaliyetlerde bulunma.



2- Okul Proje Kurullarınca Yapılacak Faaliyetler.



a- Projenin tanıtımı (Öğretmenlere, öğrencilere, velilere, okul aile birliklerine, kamuoyuna v.s ),

b- Proje çerçevesinde okul düzeyinde yapacakları faaliyetleri belirleme,

c- Faaliyetleri tek başına veya diğer okullarla müştereken yapma,

d- Faaliyetler neticesinde elde edilecek gelirleri tutanakla tespit edip makbuz karşılığı proje hesabına yatırma. (tutanaklar ve banka makbuzları okullarda saklanacaktır.)

e- Projeyle ilgili gerek gördüğü diğer kararları alma ve faaliyette bulunma.



3- Yapılacak Faaliyetlere Örnekler.

Kartpostal Kampanyası (Örneğin en az 1 Milyon adet kayısı kartpostalının yurt içinde ve yurtdışında kişi, kuruluş ve önemli adreslere gönderilmesi hem projenin finansmanı hem de kayısının (ve İlin) tanıtımı bakımından çok önemli bir etkinlik olur.), Kermes, Konser, Tiyatro, İnternet sayfaları açma, sponsor temini, promosyon malzeme kullanımı vb. İl Proje Kurulu ve/veya Okul Proje Kurullarınca uygun görülecek her türlü etkinlik olabilir.

VI. İŞİN YAPILIŞ ŞEKLİ



1- Proje kapsamında, İl Proje Kurulunca ve Okul Proje Kurullarınca gerçekleştirilecek faaliyetler sonucunda elde edilecek her türlü gelir, Valilik adına Türk Ekonomi Bankası Malatya Şubesinde açılan ( 4444 ) nolu hesapta toplanacaktır.

2- Proje kapsamında yapılacak iş, Vali onayıyla bir Vali Yardımcısı Başkanlığında, Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü,İl Özel İdaresi ve Belediye Başkanlığı temsilcisinden oluşan bir “Emanet Komisyonu” marifetiyle gerçekleştirilecektir. Emanet Komisyonu, işi projenin gerektirdiği fen ve imar şartlarına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının şartnamelerine uygun olarak gerçekleştirilecektir.

3- İşler ihale mevzuatına tabi olmadan pazarlık yöntemiyle yapılacaktır. Ancak Emanet Komisyonu kararları, harcama belgeleri ve ödemeler usulüne uygun şekilde kayda geçirilecek ve belgelendirilecektir. (İnşaata ilişkin ruhsat ve yazışmalar dahil.)

4- İşin Projesi Milli Eğitim Bakanlığı tip projelerinden seçilecektir.

5- İşin her türlü teknik müşavirlik ve kontrolü, İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce yapılacaktır.

6- İşin sekreterya görevi, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülecektir.

7- Okul için arsa/arazi temini kamu idarelerinden (belediye, hazine, il özel idaresi vs)

veya özel kişi veya kuruluşlardan (satın alma, bağış vb. yolla ) sağlanacaktır.



VII. PROJEYE İLİŞKİN DİĞER HUSUSLAR



1- Projeye katılım, gönüllülük esasına tabidir. Hiçbir kurum veya kişi (Öğretmen ve Öğrenciler dahil) projeye katılım konusunda zorlanmayacaktır.

2- Projenin finansmanında hiçbir şekilde “öğrenci harçlığı” kullanılmayacaktır.

3- Proje kapsamında gerçekleştirilecek etkinlikler, öğrencilerin derslerini ve sınavlarını engellemeyecek şekilde planlanacaktır.

4- OKS, ÖSS vb. sınavlar dikkate alınarak, Okul Proje Kurulları ve İl Proje Kurullarında rol alacak öğrencilerin okulların son sınıf öğrencilerinden seçilmemesi tercih edilmelidir.

5- Okul inşaatı, proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerden elde edilecek

gelirlerle bitirilemediği takdirde, kalan iş Valilikçe (İl Özel İdaresince)

bitirilecektir. Bu takdirde kalan iş, Valiliğin (İl Özel İdaresinin) tabi olduğu

mevzuata göre sonuçlandırılacaktır.

6- Okul Müdürlükleri, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde sınıf proje temsilciliği ve

Okul proje kuruluna katılacakların seçimlerini 15 Şubat 2006 tarihine kadar

sağlayacaklar ve seçilenlerin isimlerini İl Milli Eğitim Müdürlüğüne

bildireceklerdir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü de, 20 Şubat 2006 tarihine kadar İl

Proje Kuruluna seçileceklerin seçimlerini sonuçlandıracaktır.

Faaliyetler bu seçimlerden sonra fiilen başlayacaktır.

7- Bu proje kapsamında yapılacak her türlü seçim, alınacak her türlü karar (Emanet

Komisyonu kararları oy birliğiyle) katılanların çoğunluğuyla gerçekleştirilir.

8- Okulun üzerine “Dünyanın Bütün Çiçekleri Burada” yazısı yazılacak ve Okulun yapımında öğrencilerin rolünü anlatan bir köşe oluşturulacaktır.

9- Okulun, Adıyaman Öğrenciler İlköğretim Okulu ve Isparta Öğrenciler İlköğretim Okulu ile “Kardeş Okul” olması hususu değerlendirilecektir.


T.C.

MALATYA VALİLİĞİ

POLİS AMCA İLKÖĞRETİM OKULU PROJESİ

I. PROJENİN KONUSU



Malatya İlinde görev yapan Emniyet Teşkilatında görevli her kademedeki personelin öncülüğünde 24 derslikli bir ilköğretim okulu inşa etmektedir. Okulun adı, “Malatya Polis Amca İlköğretim Okulu” olacaktır.

II. PROJENİN AMAÇLARI



1- Polis Halk kaynaşmasını sağlamak.

2- Polislik mesleğinin yüceliğini ve fedakarlığını vurgulamak.

3- Eğitime destek olmak ve İlimize yeni bir okul kazandırmak.

4- Ulusal Eğitime Destek Kampanyası Projesi (Cumhurbaşkanlığı), Eğitime %100 Destek Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı), Haydi Kızlar Okula Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı),

5- İlimizin tanıtımını sağlamak.

6- İlimizin sosyal ve kültürel hayatına renk katmak.

7- Diğer kişi ve kurumlara örnek olmak, onların da benzer girişimde bulunmalarını teşvik etmek.

III. PROJENİN SÜRESİ

Proje, Şubat-2006 tarihinde başlamak üzere 2006/2007 yılları içinde realize edilecektir.

IV. PROJE ÖRGÜTLENMESİ

a)- İl Proje Kurulu (15 Kişi)

İl Proje Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşur:

-Vali (Bşk.) (Bulanamadığı zamanlarda bir Vali Yardımcısı)

-Belediye Başkanı veya temsilcisi

-Emniyet Müdürü

-1 Emniyet Müdür Yardımcısı

-6 Emniyet Personeli (3 erkek, 3 bayan)

-Milli Eğitim Müdürü

-1 Milli Eğitim Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü

-Bayındırlık ve İskan Müdürü

-İl Özel İdare Genel Sekreteri

-Gençlik ve Spor İl Müdürü

b)-İlçe Proje Kurulu

Emniyet Müdürlüğü, gerekli gördüğünde ilçelerde Emniyet Teşkilatı bünyesinde “İlçe Proje Kurulu” oluşturabilir.

V. YAPILACAK FAALİYETLER

Proje, Emniyet Teşkilatındaki personelin gönüllü katkıları ve düzenlenecek kampanyalar ile kermes, konser, tiyatro, sponsorluklar vb. etkinliklerden elde edilecek kaynaklarla realize edilecektir.

Yapılacak faaliyetlerde, teşkilat mensuplarının eşlerinin aktif rol üstlenmeleri büyük önem taşımaktadır.

VI. İŞİN YAPILIŞ ŞEKLİ



1-Proje kapsamında, personel tarafından yapılacak gönüllü katkılar ve etkinlikler sonucu elde edilecek her türlü gelir İş Bankası Malatya Merkez Şubesinde Valilik adına açılan …………. hesapta toplanacaktır.

2-Proje kapsamında yapılacak iş, Vali onayıyla bir Vali Yardımcısı Başkanlığında,

Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü,İl Özel İdaresi,

İl Emniyet Müdürlüğü ve Belediye Başkanlığı temsilcisinden oluşan bir “Emanet

Komisyonu” marifetiyle gerçekleştirilecektir. Emanet Komisyonu, işi projenin

gerektirdiği fen ve imar şartlarına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının

şartnamelerine uygun olarak gerçekleştirilecektir.

3-İşler ihale mevzuatına tabi olmadan pazarlık yöntemiyle yapılacaktır. Ancak

Emanet Komisyonu kararları, harcama belgeleri ve ödemeler usulüne uygun şekilde

kayda geçirilecek ve belgelendirilecektir. (İnşaata ilişkin ruhsat ve yazışmalar dahil.)

4-İşin Projesi Milli Eğitim Bakanlığı tip projelerinden seçilecektir.

5-İşin her türlü teknik müşavirlik ve kontrolü, İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce

yapılacaktır.

6-İşin sekreterya görevi, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülecektir. Ayrıca Emniyet

Müdürlüğü bünyesinde etkinlikler ve sağlanan gelirlere ilişkin kayıtlar tutulacaktır.

7-Okul için arsa/arazi temini kamu idarelerinden (belediye, hazine, il özel idaresi vs)

veya özel kişi veya kuruluşlardan (satın alma, bağış vb. yolla ) sağlanacaktır.

VII. PROJEYE İLİŞKİN DİĞER HUSUSLAR



1-Projeye katılım, gönüllülük esasına tabidir. Hiçbir kurum, kişi veya personel

projeye katılım konusunda zorlanmayacaktır.

2-Okul inşaatı, proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerden elde edilecek

gelirlerle bitirilemediği takdirde, kalan iş Valilikçe (İl Özel İdaresince)

bitirilecektir. Bu takdirde kalan iş, Valiliğin (İl Özel İdaresinin) tabi olduğu

mevzuata göre sonuçlandırılacaktır.

3-Okulun üzerine “Bu Vatan Çocuklarımız ve Torunlarımız İçin Cennet

Yapılmaya Lâyıktır” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK yazısı yazılacak ve

Okulun yapımında Emniyet Teşkilatının rolünü anlatan bir köşe oluşturulacaktır.

4-Okulun, Adıyaman Polis Amca İlköğretim Okulu ile “Kardeş Okul” olması hususu

değerlendirilecektir.

T.C

MALATYA VALİLİĞİ

“BEYAZ BİRLİK LİSESİ”

PROJESİ



I. PROJENİN KONUSU



Malatya İl Merkezinde görev yapan veya faaliyette bulunan her ünvandaki sağlık personelinin (doktor,diş doktoru, eczacı, sağlık memuru, ebe, hemşire, laborant vb.) öncülüğünde en az 24 derslikli bir Lise inşa etmektir.

Okulun adı, “BEYAZ BİRLİK LİSESİ” olacaktır.



II. PROJENİN AMAÇLARI

1- Eğitime destek olmak ve İlimize yeni bir okul kazandırmak.

2- Ulusal Eğitime Destek Kampanyası Projesi (Cumhurbaşkanlığı), Eğitime %100

Destek Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı), Haydi Kızlar Okula Projesi (Milli Eğitim

Bakanlığı),

3- İlimizin tanıtımını sağlamak.

4- İlimizin sosyal ve kültürel hayatına renk katmak.

5- Mesleğin önemini ve meslek dayanışmasını göstermek.

6- Diğer kişi ve kurumlara örnek olmak, onların da benzer girişimde bulunmalarını

teşvik etmek.

III. PROJENİN SÜRESİ



Proje, Şubat-2006 tarihinde başlamak üzere 2006/2007 yılları içinde realize edilecektir.



IV. PROJE ÖRGÜTLENMESİ



A-İl Proje Kurulu :

İl Proje Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşur.



1-Vali (Bşk.) (Bulunamadığı zamanlarda bir Vali Yardımcısı)

2-Belediye Başkanı veya Temsilcisi

3-İl Milli Eğitim Müdürü

4-İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü

5-İl Özel İdaresi Genel Sekreteri

6-İl Bayındırlık ve İskan Müdürü

7-İl Gençlik ve Spor Müdürü

8- Sağlık Müdürlüğü (Sezai DEMİREL Sağlık Müdürü)

9- Tıp Fakültesi Dekanlığı (Metin GENÇ Dekan Yard.)

10- Malatya Eczacılar Odası (Bülent KÖSE Başkan )

11- Hitit Ecza Deposu (Yılmaz TAHTALI Satış Müdürü)

12- Bedirhanoğlu Ecza Deposu (Atilla SAVAŞ Satış Müdürü)

13- Hedef Ecza Deposu (Ali ÇIĞIRTAŞ Şube Müdürü)

14- Müjde Hastanesi (Cumali ÇETİN Yönt.Kur.Üy.)

15- Sevgi Tıp Merkezi (H.Bayram ZENGİN Mesul Müdür)

16- Üniversal Hacettepe Çocuk Hst. (Mehmet GÜNDÜZ Başhekim)

17-Malatya Devlet Hastanesi (Bülent TOPALOĞLU Başhekim)

18-Beydağı Devlet Hastanesi (Nail DERELİOĞLU Başhekim)

19-T.Özal Tıp Fakültesi Hastanesi (Mutlu MEYDANLI Başhekim)

20-Selçuk Ecza Deposu (Mehmet TUTUŞ Şube Müdürü)

21-Malatya Tabib Odası (Murat BALBAY Yönt.Kur.Üy.)









22-Yeşilyurt Devlet Hastanesi (Talip BAŞTÜRK Başhekim)

23-Gözde Sağlık Grubu (Kenan KALI Mesul Müdür)

24-Güven Tıp Merkezi (Turgut SESLİ Mesul Müdür)

25-Malatya Diş Hekimleri Odası (Agah ALTINSUYU Başkan)

26-Özel Malatya Hastanesi (Erdal GÖÇMEZ Yönt.Kurulu Bşk.)

27-Askeri Hastane Baştabibliği (Tb.Yrb.Mustafa MURAT )

28-Modern Tıp Merkezi (Selahattin ÖZCAN Sor.Md. )

29-Doğu Fertil Tüp Bebek Merkezi (Uğraş COŞAR Mes.Md )

30-Fresenius Özel Dializ Merkezi (Murat ZENGİN Sor.Hek. )



İl Proje Kurulunun görevleri, projeye ilişkin genel kararları almak, projenin seçimini yapmak ve uygulanacağı yeri seçmek. Ayrıca katılımcı birimlerin ortak etkinliklerini kararlaştırmak.



B- Yürütme Kurulu :

Yürütme Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşur.



1- Vali

2- Belediye Temsilcisi

3- İl Milli Eğitim Müdürü

4- İl Milli Eğitim Müdürü veya Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü

5- Bayındırlık ve İskan İl Müdürü

6- İl Sağlık Müdürü

7- Eczacılar Odası Başkanı

8- Tabibler Odası Başkanı

9-Diş Hekimleri Odası Başkanı

10-H.Bayram ZENGİN (Sevgi Tıp Merkezi )

11-Mehmet TOTUŞ (Selçuk Ecza Deposu)

12-Erdoğan GÖÇMEZ (Özel Malatya Hastanesi Yönt.Kur.Bşk.)



Yürütme Kurulunun görevleri, İl Proje Kurulunun aldığı kararları yürütmek, projeyle ilgili rutin kararlar almak, projenin uygulanmasını takip etmek ve gelişmeler hakkında proje kuruluna bilgi sunmak.





C- Katılımcı Birimler :

Projeye katılan birimlerin yukarıda ismi geçen yetkilileri, kendi birimlerinin projeye destek ve katkılarını sağlarlar.







V. YAPILACAK FAALİYETLER



Proje, “İl Proje Kurulunda” yer alan sağlık birimlerinin gönüllü olarak yapacağı kurumsal katkılar ve her ünvandaki sağlık personelinin gönüllü katkıları ile ilgili kurumların müştereken veya münferiden düzenleyecekleri kermes, tiyatro, konser vb. etkinliklerden elde edilecek kaynaklarla realize edilecektir.









VI. İŞİN YAPILIŞ ŞEKLİ



1-Proje kapsamında, katılımcı kuruluşlar tarafından yapılacak gönüllü katkılar ve

etkinlikler sonucu elde edilecek her türlü gelir………………. Bankasında Valilik

adına açılan …………. hesapta toplanacaktır. İlgili kuruluşlar Valilik hesabına

yatırdıkları paranın kaydını muhafaza edeceklerdir.

2-Proje kapsamında yapılacak iş, Vali onayıyla bir Vali Yardımcısı Başkanlığında,

Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü,İl Özel İdaresi, İl Sağlık

Müdürlüğü ve Belediye Başkanlığı temsilcisinden oluşan bir
“Emanet Komisyonu” marifetiyle gerçekleştirilecektir. Emanet Komisyonu, işi

projenin gerektirdiği fen ve imar şartlarına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının

şartnamelerine uygun olarak gerçekleştirilecektir.

3-İşler ihale mevzuatına tabi olmadan pazarlık yöntemiyle yapılacaktır. Ancak

Emanet Komisyonu kararları, harcama belgeleri ve ödemeler usulüne uygun şekilde

kayda geçirilecek ve belgelendirilecektir. (İnşaata ilişkin ruhsat ve yazışmalar dahil.)

4-İşin Projesi Milli Eğitim Bakanlığı tip projelerinden seçilecektir.

5-İşin her türlü teknik müşavirlik ve kontrolü, İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce

yapılacaktır.

6-İşin sekreterya görevi, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülecektir. Ayrıca Sağlık

Müdürlüğünce katılımcı sağlık kuruluşlarının projeye katkıları ve faaliyetleri

koordine edilecektir.

7-Okul için arsa/arazi temini kamu idarelerinden (belediye, hazine, il özel idaresi vs)

veya özel kişi veya kuruluşlardan (satın alma, bağış vb. yolla ) sağlanacaktır.



VII. PROJEYE İLİŞKİN DİĞER HUSUSLAR



1-Projeye katılım, gönüllülük esasına tabidir. Hiçbir kurum, kişi veya personel

projeye katılım konusunda zorlanmayacaktır.

2-Okul inşaatı, proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerden elde edilecek

gelirlerle bitirilemediği takdirde, kalan iş Valilikçe (İl Özel İdaresince)

bitirilecektir. Bu takdirde kalan iş, Valiliğin (İl Özel İdaresinin) tabi olduğu

mevzuata göre sonuçlandırılacaktır.

3-Okulda, yapımda Sağlık Personelinin rolünü anlatan bir köşe

oluşturulacaktır.





H.İbrahim DAŞÖZ

Malatya Valisi

Projeye katılıyoruz ve destekliyoruz.





Sezai DEMİREL Metin GENÇ Bülent KÖSE

İl Sağlık Müdürü T.Özal Tıp Fak.Dek.Yrd Malatya Eczacılar Od.Bşk.







Yılmaz TAHTALI Atilla SAVAŞ Ali ÇIĞIRTAŞ

Hitit Ecza Dep.Satış Md. Bedirhanoğlu Ecza Dep.Sat.Md Hedef Ecza Şb.Md.







Kazım ŞAHİN H.Bayram ZENGİN Mehmet GÜNDÜZ

Müjde Hast.B.Hekimi Sevgi Tıp Merk.Mesul Md Üniversal Hacettepe Çocuk

Hastanesi Başhekimi


T.C

MALATYA VALİLİĞİ

ÖĞRETMENLER İLKÖĞRETİM OKULU PROJESİ



I. PROJENİN KONUSU



Malatya İlinde görev yapan her ünvandaki Öğretmen ve Milli Eğitim Personeli ile İl’de faaliyette bulunan Dershaneler, Sürücü Kursları, Bilgisayar Kursları ve Yabancı Dil Kursları öncülüğünde en az 24 derslikli bir ilköğretim okulu inşa etmektir.

Okulun adı, “Malatya Öğretmenler İlköğretim Okulu” olacaktır.



II. PROJENİN AMAÇLARI

1- Öğretmenlik mesleğinin yüceliğini göstermek.

2- Eğitime destek olmak ve İlimize yeni bir okul kazandırmak.

3- Ulusal Eğitime Destek Kampanyası Projesi (Cumhurbaşkanlığı), Eğitime %100

Destek Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı), Haydi Kızlar Okula Projesi (Milli Eğitim

Bakanlığı),

4- İlimizin tanıtımını sağlamak.

5- İlimizin sosyal ve kültürel hayatına renk katmak.

6- Meslek dayanışmasını göstermek.

7- Diğer kişi ve kurumlara örnek olmak, onların da benzer girişimde bulunmalarını

teşvik etmek.



III. PROJENİN SÜRESİ



Proje, Mart-2006 tarihinde başlamak üzere 2006/2007 yılları içinde realize edilecektir.



IV. PROJE ÖRGÜTLENMESİ



A)- İl Proje Kurulu



İl Proje Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşur:

-Vali (Bşk.) ve bir Vali Yardımcısı

-Belediye Başkanı veya temsilcisi

-İl Milli Eğitim Müdürü

-İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü

-İl Özel İdaresi Genel Sekreteri

-İl Bayındırlık ve İskan Müdürü

-İl Gençlik ve Spor Müdürü

-İki Öğretmen (1 Erkek, 1 Bayan)

-Türk Eğitim Sen.Başkanı

-Eğitim-Bir Sen.Başkanı

-Dershaneler Temsilcisi

-Sürücü Kursları Temsilcisi

-Bilgisayar ve Yabancı Dil Kursları Temsilcisi

-Özel Okullar Temsilcisi

-Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri Temsilcisi

İl Proje Kurulunun görevleri, projeye ilişkin gerekli kararları almak, projenin seçimini yapmak ve uygulanacağı yeri seçmek. Ayrıca katılımcı birimlerin ortak etkinliklerini kararlaştırmak. Kararların uygulanmanı sağlamak.

Yürütme Kurulunun görevleri, İl Proje Kurulunun aldığı kararları yürütmek, projeyle ilgili rutin kararlar almak, projenin uygulanmasını takip etmek ve gelişmeler hakkında proje kuruluna bilgi sunmak.



B)- İlçe Proje Kurulu



İlçelerde, İlçe Milli Eğitim Müdürünün başkanlığında, İlçe Milli Eğitim Müdürünün belirleyeceği bir milli eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürü ve iki okul müdürü ve iki öğretmenden oluşan ilçe proje kurulu oluşturulur.

İlçe Proje Kurulu, Projenin ilçe düzeyinde uygulanmasını ve takibini yapar. İlçe düzeyinde yapılacak faaliyetleri yürütür, İl Proje Kurulunca alınacak kararların uygulanmasını sağlar ve İl Proje Kurulu ile köprü oluşturur.



C)- Okul Proje Kurulu



Her okulda okulda (Özel okullar ve öğrenci etüt merkezleri dahil) müdürünün başkanlığında, okul müdürünün belirleyeceği bir müdür yardımcısı ve iki öğretmenden oluşan okul proje kurulu teşkil edilir.

Okul Proje Kurulu, Projenin okul düzeyinde uygulanmasını takip eder, İl Proje Kurulu ve İlçe Proje Kurulunun aldığı kararların uygulanmasını sağlar, okul düzeyinde yapılacak faaliyetleri koordine eder.



D)- Katılımcı Birimler :

Projeye katılan birimlerin yukarıda belirtilen yetkilileri, kendi birimlerinin ve temsil ettikleri Dershane ve Kursların projeye destek ve katkılarını sağlarlar.



V. YAPILACAK FAALİYETLER

Proje, öğretmenlerimizin yapacağı gönüllü katkılar ile “İl Proje Kurulunda” yer alan birimlerin yapacağı kurumsal katkılar ve ilgili kurumların müştereken veya münferiden düzenleyecekleri kermes, konser, tiyatro, sponsorluklar vb. etkinliklerden elde edilecek kaynaklarla realize edilecektir.



VI. İŞİN YAPILIŞ ŞEKLİ

1-Proje kapsamında, Öğretmenler ve katılımcı kuruluşlar tarafından yapılacak gönüllü

katkılar ile etkinlikler sonucu elde edilecek her türlü gelir Türkiye Ekonomi (TEB)

Bankası Malatya Şubesinde Valilik adına açılan 1881nolu hesapta toplanacaktır.

Okullar ve İlgili kuruluşlar Valilik hesabına yatırdıkları paranın kaydını muhafaza

edeceklerdir.

2-Proje kapsamında yapılacak iş, Vali onayıyla bir Vali Yardımcısı Başkanlığında,

Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü,İl Özel İdaresi ve

Belediye Başkanlığı temsilcisinden oluşan bir
“Emanet Komisyonu” marifetiyle gerçekleştirilecektir. Emanet Komisyonu, işi

projenin gerektirdiği fen ve imar şartlarına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının

şartnamelerine uygun olarak gerçekleştirilecektir.

3-İşler ihale mevzuatına tabi olmadan pazarlık yöntemiyle yapılacaktır. Ancak

Emanet Komisyonu kararları, harcama belgeleri ve ödemeler usulüne uygun şekilde

kayda geçirilecek ve belgelendirilecektir. (İnşaata ilişkin ruhsat ve yazışmalar dahil.)

4-İşin Projesi Milli Eğitim Bakanlığı tip projelerinden seçilecektir.

5-İşin her türlü teknik müşavirlik ve kontrolü, İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce

yapılacaktır.

6-İşin sekreterya görevi, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülecektir. Ayrıca

Okulların ve katılımcı kuruluşların projeye katkıları ve faaliyetleri koordine

edilecektir.

7-Okul için arsa/arazi temini kamu idarelerinden (belediye, hazine, il özel idaresi vs)

veya özel kişi veya kuruluşlardan (satın alma, bağış vb. yolla ) sağlanacaktır.



VII. PROJEYE İLİŞKİN DİĞER HUSUSLAR



1-Projeye katılım, gönüllülük esasına tabidir. Hiçbir Öğretmen, kurum, kişi veya

personel projeye katılım konusunda zorlanmayacaktır.

2-Okul inşaatı, proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerden elde edilecek

gelirlerle bitirilemediği takdirde, kalan iş Valilikçe (İl Özel İdaresince)

bitirilecektir. Bu takdirde kalan iş, Valiliğin (İl Özel İdaresinin) tabi olduğu

mevzuata göre sonuçlandırılacaktır.

3-Okulda, yapımda Öğretmenlerin ve katılımcı kuruluşların rolünü anlatan bir köşe

oluşturulacaktır. Okulun üzerine “Dünyanın Bütün Çiçeklerini Getirin Buraya”

yazısı yazılacaktır.

4-Okul hizmete açıldığında “Isparta Öğretmenler İlköğretim Okulu” ile

“Kardeş Okul” olması hususu değerlendirilecektir.


T.C

MALATYA VALİLİĞİ

Kamu Görevlileri Lisesi Projesi



I. PROJENİN KONUSU



Malatya İlinde görev yapan her ünvandaki (memur, işçi, özleşmeli) Kamu görevlileri öncülüğünde İlimize (Milli Eğitim Teşkilatına) en az 24 derslikli bir Lise kazandırmaktır.

Okulun adı, “Malatya Kamu Görevlileri Lisesi” olacaktır.



II. PROJENİN AMAÇLARI



1- Eğitime destek olmak ve İlimize yeni bir okul kazandırmak.

2- Ulusal Eğitime Destek Kampanyası Projesi (Cumhurbaşkanlığı), Eğitime %100

Destek Projesi (Milli Eğitim Bakanlığı) ve Haydi Kızlar Okula Projesini

(Milli Eğitim Bakanlığı) desteklemek

3- İlimizin tanıtımını sağlamak.

4- İlimizin sosyal ve kültürel hayatına renk katmak.

5- Kamu görevlilerinin dayanışmasını göstermek.

6- Diğer kişi ve kurumlara örnek olmak, onların da benzer girişimde bulunmalarını

teşvik etmek.



III. PROJENİN SÜRESİ



Proje, Mart-2006 tarihinde başlamak üzere 2006/2007 yılları içinde realize edilecektir.



IV. PROJE ÖRGÜTLENMESİ



A)- Kamu Görevlileri Lisesi İl Proje Kurulu

İl Proje Kurulu aşağıdaki birim amirlerinden oluşur.



-Vali (Bşk.) ve bir Vali Yardımcısı

-Belediye Başkanı veya temsilcisi

-İl Milli Eğitim Müdürü

-İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı veya Şube Müdürü

-İl Özel İdaresi Genel Sekreteri

-İl Bayındırlık ve İskan Müdürü

-İl Gençlik ve Spor Müdürü

-İl Müftüsü

-Türkiye İstatistik Bölge Müdürü

-DTS Denetmenleri Grup Başkanı

-Vakıflar Bölge Müdürü

-Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü

-Sosyal Hizmetler İl Müdürü

-Nüfus ve Vatandaşlık İşl.Müdürü

-İl Sivil Savunma Müdürü

-Valilik Birimleri

-Belediye Birimleri

-İl Defterdarı

-Vergi Dairesi Başkanı

-Tekel Merkez Müdürü

-Tekel Paz.ve Dağıtım Başmüdürü

-Tekel Sigara Fabrikası Müdürü

-Şeker Fabrikası Müdürü





-Kredi ve Yurtlar Kurumu Bölge Müdürü

-Karayolları 81.Şube Şefi

-Kadastro Müdürü

-1 Nolu Tapu Sicil Müdürü

-2 Nolu Tapu Sicil Müdürü

-TCDD 5.Bölge Müdürü

-PTT Başmüdürü

-Türk Telekom İl Müdürü

-Tarım İl Müdürü

-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürü

-Türkiye İş Kurumu İl Müdürü

-SSK Sigorta Müdürü

-Bağ-Kur İl Müdürü

-Sanayi ve Ticaret İl Müdürü

-DSİ 92.Şube Müdürü

-MTA 4.Bölge Müdürü

-FEDAŞ Müessese Müdürü

-TEİAŞ İşletme ve Bakım Müdürü

-İl Kültür ve Turizm Müdürü

-Çevre ve Orman İl Müdürü

-Meteoroloji Bölge Müdürü

-Merkez Bankası Müdürü

-Ziraat Bankası Müdürü

-Vakıflar Bankası Müdürü

-Halk Bankası Müdürü



İl Proje Kurulunun görevleri, projeye ilişkin gerekli kararları almak, projenin seçimini yapmak ve uygulanacağı yeri seçmek. Ayrıca katılımcı birimlerin ortak etkinliklerini kararlaştırmak, kararların uygulanmanı sağlamak.





B)- Proje Yürütme Kurulu



Proje Yürütme Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşur;



Yürütme Kurulunun görevleri, İl Proje Kurulunun aldığı kararları yürütmek, projeyle ilgili rutin kararlar almak, projenin uygulanmasını takip etmek ve gelişmeler hakkında proje kuruluna bilgi sunmak.



C)- Katılımcı Birimler



İl Proje Kurulunda yer alan birim yetkilileri, kendi birimlerinin ve personelinin projeye destek ve katkılarını sağlarlar.





V. YAPILACAK FAALİYETLER

Proje, Kamu görevlilerinin yapacağı gönüllü katkılar ile “İl Proje Kurulunda” yer alan birimlerin yapacağı kurumsal katkılar ve ilgili kurumların müştereken veya münferiden düzenleyecekleri kermes, konser, tiyatro, sponsorluklar vb. etkinliklerden elde edilecek kaynaklarla realize edilecektir.



VI. İŞİN YAPILIŞ ŞEKLİ



1-Proje kapsamında, Kamu görevlileri ve katılımcı kuruluşlar tarafından yapılacak

gönüllü katkılar ile etkinlikler sonucu elde edilecek her türlü gelir Türkiye

Ekonomi Bankası Malatya Şubesinde Valilik adına açılan…………………….

nolu hesapta toplanacaktır. İlgili kuruluşlar Valilik hesabına yatırdıkları paranın

kaydını muhafaza edeceklerdir.

2-Proje kapsamında yapılacak iş, Vali onayıyla bir Vali Yardımcısı Başkanlığında,

Milli Eğitim Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü,İl Özel İdaresi ve

Belediye Başkanlığı temsilcisinden oluşan bir
“Emanet Komisyonu” marifetiyle gerçekleştirilecektir. Emanet Komisyonu, işi

projenin gerektirdiği fen ve imar şartlarına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının

şartnamelerine uygun olarak gerçekleştirilecektir.

3-İşler ihale mevzuatına tabi olmadan pazarlık yöntemiyle yapılacaktır. Ancak

Emanet Komisyonu kararları, harcama belgeleri ve ödemeler usulüne uygun şekilde

kayda geçirilecek ve belgelendirilecektir. (İnşaata ilişkin ruhsat ve yazışmalar dahil.)

4-İşin Projesi Milli Eğitim Bakanlığı tip projelerinden seçilecektir.

5-İşin her türlü teknik müşavirlik ve kontrolü, İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce

yapılacaktır.

6-İşin sekreterya görevi, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülecektir.

7-Okul için arsa/arazi temini kamu idarelerinden (belediye, hazine, il özel idaresi vs)

veya özel kişi veya kuruluşlardan (satın alma, bağış vb. yolla ) sağlanacaktır.





VII. PROJEYE İLİŞKİN DİĞER HUSUSLAR



1-Projeye katılım, gönüllülük esasına tabidir. Hiçbir Kamu görevlisi, kurum, kişi veya

personel projeye katılım konusunda zorlanmayacaktır.

2-Okul inşaatı, proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerden elde edilecek

gelirlerle bitirilemediği takdirde, kalan iş Valilikçe (İl Özel İdaresince)

bitirilecektir. Bu takdirde kalan iş, Valiliğin (İl Özel İdaresinin) tabi olduğu

mevzuata göre sonuçlandırılacaktır.

3-Okulda, yapımda Kamu görevlilerinin ve katılımcı kuruluşların rolünü anlatan bir

köşe oluşturulacaktır.

H.İbrahim DAŞÖZ

Malatya Valisi